28 Şubatçılarda 'cuma' rahatsızlığı! İkna odaları mucidi Serter'den laiklik paranoyası
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 2025-2026 güz programında cuma günlerine ders konulmadığı iddia edildi. Buna kariılık, fakültenin ders programında, birinci sınıflar için cuma günleri saat 15.30 ve 17.00 arası çevrimiçi olarak Atatürk İlkeleri ve İnkılap tarihi dersi konulduğu ifade edildi.
28 Şubat postmodern darbesinin sembolik ‘karargahı’ İstanbul Üniversitesi ile ilgili böyle bir iddia, CHP medyası, sendikaları ve akademisyenlerini aniden harekete geçirdi.
Cumhuriyet gazetesine konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Bu tablo, bilimin değil; tarikatların ve gerici çevrelerin taleplerine göre şekillendirilmiş bir tabloyu gözler önüne sermektedir” dedi.
28 ŞUBAT'IN AKTÖRÜ DEVREDEİÜ Hukuk Fakültesi’nin hedef gösterilmesi korosuna Nur Serter de katıldı.
Eski CHP milletvekili Nur Serter, 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilere karşı ikna odaları kurulmasını sağladığı İstanbul Üniversitesi’nde laiklik krizi yaşandığını savundu.
Nur Serter, 12punto haber sitesindeki “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde cuma tatili” başlıklı yazısında “Laikliğin kalesi, hukuk sisteminin bekçisi, çağdaş hukukçular yetiştirmenin öncüsü, ülkemizin gurur kaynağı, güvencesi olan İstanbul Hukuk Fakültesi alınan son kararla Cumhuriyet Devrimlerine savaş mı ilan ediyor? Fakültenin 2026 yılı Güz yarıyılı ders programlarında Cuma gününe ders konulmaması sinsi bir başkaldırının işareti midir?” dedi.
Nur Serter'in 12punto'daki yazısı
‘LAİKLİK SAHİPSİZ BIRAKILDI, EZİLİYORUZ’Laiklik paranoyasıyla bezeli yazısında Serter, “Yıllardır Devrim karşıtı karanlık çevrelerin ‘Cuma günleri tatil ilan edilsin’ dayatmasının , İstanbul Hukuk gibi Türkiye’nin en önemli Hukuk Fakültesi tarafından uygulamaya sokulması Türk Yükseköğretimin nasıl bir hastalıkla yüzyüze olduğunu göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
Serter, yazısında şu görüşleri savundu:
“Cuma gününe yüklenen dinsel anlamın, laik hukuk devletinde sessizce uygulamaya sokularak gizlice tatil ilan edilmesi, bundan sonra hangi adımların atılacağı konusunda kuşku yaratmaktadır. Olanları görmezden gelmenin ağır faturası ile yüzleştiğimiz, suskunluğun yarattığı kayıplarımızla baş edemediğimiz günlerden geçiyoruz. Türkiye’de laikliğin ve Cumhuriyet kazanımlarının siyaseten sahipsiz bırakılmasının ağırlığı altında eziliyoruz. Bu suskunluk devam ettiğinde bir gün elimizde, avucumuzda kaybedecek hiçbir şeyin kalmayacağını görmemiz gereken bir süreçte yol alıyoruz.”
BU DEFA ASKER DEĞİL ‘AYDIN GÖREVE’Askerî vesayet yıllarında her ‘laiklik’ paranoyasında subaylar göreve davet edilirdi.
Nur Serter’in bu alışkanlığı revize ederek askeri değil ‘aydınları’ göreve davet ettiği görüldü.
Serter’in yazısında, “Türk Aydınlarının, siyasetin yarattığı boşluğu doldurmak, uygarlığa ve aydınlanmaya uzanan yolda kendisine emanet edilen Laik, demokratik Türkiye’ye sahip çıkmak ve başlatılan karanlık dönüşüme karşı bir farkındalık yaratmaktan başka çaresi yoktur. Laikliği kemirenlere, amacından saptıranlara , siyasi çıkarları uğruna görmezden gelenlere dur demek, Türk Aydınının görevidir.” denildi.
_____________
YASAKÇILARIN ÜNİVERSİTE GARDİYANIDönemin İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter, 28 Şubat sürecindeki keyfi başörtüsü yasaklarını uygulamak için ikna odaları kurdurmuştu. İstanbul Üniversitesi girişindeki kabinlere sokulan başörtülü öğrencilere, tesettürden vazgeçmek için dakikalar boyunca süren psikolojik baskı uygulanmıştı. Başörtüsünü çıkarmaya ikna edilemeyen öğrenciler, hak ederek kazandıkları üniversitedeki derslerine alınmamıştı. Başörtülü öğrencilerin eğitim öğretim hakkı gasp edilmişti. Başörtüsü yasağı, Türk eğitim tarihine kara leke olarak geçmişti.
Daha sonra CHP’den milletvekili olan Nur Serter, ikna odaları zulmünü savunarak, “Benim sayemde o öğrenciler bilgilenerek başlarını açarak, okudular” demişti.
'YÜZÜME TÜKÜRDÜLER, 5 POLİS ARACIYLA GİDİYORDUM'Serter, kız öğrencilerini başını açmaya zorlamakla suçlandığı dönemlerde halktan aldıkları tepkiyi ise şöyle aktarmıştı:
"Sokakta rastladığımız başı örtülü, türbanlı kadınlardan tükürenler, küfür edenler, omuz atanlar oluyordu. Bir dönem Emniyet’in ciddi duyumları oldu. O zaman 5 polis aracıyla üniversiteye gidiyordum. 7.5 yıl korumam oldu.”