Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

CHP’yi bırak, Kıbrıs’a bak!

CHP’de olan bitenleri hiç de ciddiye almıyorum. Televizyonlarda sorulduğunda mecburen bir şeyler söylüyorum. İşte, Cumartesi günü Ülke TV’de dile getirdiğimiz gibi dünkü duruşmadan “erteleme” çıktı. Yani… Epeyce zaman CHP’nin berbat iç çekişmeleri kalacak gündemde. Benim üzerinde ağırlıklı olarak durduğum meseleler malûm; eğitim, kültür, aile… Ve Kıbrıs meselesi! Bugünkü yazım da, “Yavru Vatan”ın ve dolayısıyla Anavatan’ın karşı karşıya bulunduğu büyük tehlikeler hakkında. Biz burnumuzun dibindeki, en yakın kıyımıza neredeyse birkaç kulaç mesafedeki Kıbrıs’ta olan bitenlerle  yeterince ilgilenmiyorsak ve bu ilgisizliğimizin başımıza neler getirebileceğini göremiyorsak… Eyvahlar olsun! Yıllardır, “Kıbrıs’ta Siyonist Yerleşim!” diye bangır bangır bağrıyoruz ama konuyla ilgilenen yazar-çizerlerimizin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Hadi, bizim görmediklerimiz de vardır belki; ayak parmaklarını da ekleyelim buna. Gerisi hiç! Bizim medyanın “filan” olan biteni görmemesi, gerçekleri değiştirmiyor tabii… Üzerimize üzerimize geliyor tehdit.   Uzun yıllar önce ziyaret ettiğimiz KKTC’nın Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan, “Kıbrıs’ta Siyonistler çatır çatır toprak satın alıyor. Yabancılara gayrimenkul edinme imkânı var malûm. Buna engel olunmuyor, olunamıyor. Bari, bizimkiler Rodos’tan filan arazi alacaklarına, gelsinler buraya yatırım yapsınlar. Topraklarımız yabancıya gitmesin!” demişti. Biz, Sayın Orçan’ın çok uzun yıllar evvel yaptığı uyarıyla harekete geçince, KKTC’te hakikaten sıkıntılı durumların olduğunu görmüştük. Bizim Taraf’ın en kıymetli, en stratejik yerleri Siyonistler tarafından satın alınıyordu. Bu işlerin daha çok “şirketler üzerinden” yapıldığını vurgulayanlar, o günlerde “Şirketler Mukayyitliği” denilen Kurum’a gitmemizi ve oradan son birkaç yılın kayıtlarını çıkartmamızı tavsiye ediyorlardı. O günlerde bunu yaptığımızda, Tel Aviv Merkezli birçok şirketin kurulduğunu görmüştük. Dahası, Türkiye’de “Siyonistlere” hitap eden bazı medya organlarında “KKTC’de Yahudi Yerleşimi Hızla Yayılıyor!” yollu haberleri de fark ediyorduk, konuyla özel olarak ilgilenmemizden dolayı. Biz bugüne kadar bu konular üzerinde çokça durduk. Sık sık “ikaz” yazıları kaleme aldık. Dahası, KKTC’nin manevi eğitim bakımından ne sıkıntılı durumlarda olduğunu, üzerlerine cami yapılsın diye bağışlanan arazilere her türlü pisliğin döndüğü, rezil mekânların kondurulduğunu… Ata yadigârı mübarek eserlerimizin, mezarlıklarımızın bile içki şişeleriyle dolu olduğunu ortaya koyduk… Üzerine üzerine gittik… Zamanın KKTC yönetimleri bir takım olumlu adımlar  atar gibi yaptılar ama sorunlar büyüyerek devam etti. Şimdilerde, İsrail Terör Örgütü’nün saldırganlığının “bizi de doğrudan hedef alacak boyutlara geldiği” yolundaki değerlendirmelerden dolayı, bu konudaki hassasiyet epeyce artmış gibi görünüyor. Geçtiğimiz günlerde, KKTC Milletvekili Yasemin Öztürk’ün yaptığı açıklama hayli dikkat çekici mesela. Kendisiyle bazı konularda çok farklı düşünebiliriz ama  bu mesele başka mesele. Tamamen millî mesele. “İsrail savaşı bahane ederek Güney Kıbrıs’a ciddi göç başlattı!” diyor Sayın Öztürk. Adada Türk –Türkiye düşmanlığı oluşturma planına dikkat çekerek, ''Chabad örgütü hem kuzeyde hem güneyde mülk topluyor, hedef Orta Doğu projesinde Kıbrıs’ı ele geçirmek. Bugün Kıbrıs’ta yaşanan, sessiz bir işgaldir. Harekete geçmezsek bir gün bu adanın bizim olmadığını fark edeceğiz. Hem Güney Kıbrıs’ı hem Kuzey Kıbrıs’ın halkını aptal yerine koyuyorlar. Bizim iyi niyetimizi kullanıyorlar. İsrail’den Güney Kıbrıs’a savaşı da bahane ederek ciddi anlamda bir göç başladı" diyor. Hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde, hem KKTC’de mülkiyet edinimi, göç akışı, uluslararası siyasi baskılar ve sosyal yapıdaki dönüşüm riski gibi konulara dikkat çeken SayınVekil, şu kaydı düşmeyi de ihmal etmiyor: "Öncelikle şunu söylüyorum, biz, özellikle bizim parti veya ben antisemitistlik   asla yapmadık, çünkü bizim için ister Hristiyan ister Yahudi ister Müslüman olsun herkes birdir. Yeter ki diğer insanların veya diğer canlıların hayatlarına saygı duysun."  * Evet; Memnuniyetle görüyoruz ki hassasiyet gittikçe artıyor. KKTC’de, Siyonist tezgâhları bozmak için uğraşan sivil toplum örgütleri var, gazeteciler var. Koskoca Türkiye’de ise bu konuya ilgi, maalesef olması gereken binde biri değil!.. Bizdeki medya organları ve sivil toplum kuruluşları –istisnalar müstesna- günlük politikaya ve ilişki ağlarına odaklanmış durumdalar. Eh ne yapalım, biz de konuyu işlemeye devam ederiz. Sizlerden istirhamım bu konu üzerine yazılanları, çizilenleri lütfen okuyunuz. Kıbrıs Rum Tarafı ile İsrail arasındaki ilişkilerin son zamanlardaki seyrini dikkatle inceleyiniz. “Kıbrıs’ta Siyonist İşgal”, “Kıbrıs İkinci Filistin olmasın!”  diye arama yaptığınızda birçok haber, makale çıkacaktır karşınıza. Her adımda, ne büyük tehditlerle karşı karşıya olduğumuzu çok daha iyi görecek… Ve belki de “çabalarıma” daha fazla destek vereceksiniz.
Ekleme Tarihi: 01 July 2025 - Tuesday

CHP’yi bırak, Kıbrıs’a bak!

CHP’de olan bitenleri hiç de ciddiye almıyorum.

Televizyonlarda sorulduğunda mecburen bir şeyler söylüyorum.

İşte, Cumartesi günü Ülke TV’de dile getirdiğimiz gibi dünkü duruşmadan “erteleme” çıktı.

Yani…

Epeyce zaman CHP’nin berbat iç çekişmeleri kalacak gündemde.

Benim üzerinde ağırlıklı olarak durduğum meseleler malûm; eğitim, kültür, aile…

Ve Kıbrıs meselesi!

Bugünkü yazım da, “Yavru Vatan”ın ve dolayısıyla Anavatan’ın karşı karşıya bulunduğu büyük tehlikeler hakkında.

Biz burnumuzun dibindeki, en yakın kıyımıza neredeyse birkaç kulaç mesafedeki Kıbrıs’ta olan bitenlerle  yeterince ilgilenmiyorsak ve bu ilgisizliğimizin başımıza neler getirebileceğini göremiyorsak…

Eyvahlar olsun!

Yıllardır, “Kıbrıs’ta Siyonist Yerleşim!” diye bangır bangır bağrıyoruz ama konuyla ilgilenen yazar-çizerlerimizin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.

Hadi, bizim görmediklerimiz de vardır belki; ayak parmaklarını da ekleyelim buna.

Gerisi hiç!

Bizim medyanın “filan” olan biteni görmemesi, gerçekleri değiştirmiyor tabii…

Üzerimize üzerimize geliyor tehdit.

 

Uzun yıllar önce ziyaret ettiğimiz KKTC’nın Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan, “Kıbrıs’ta Siyonistler çatır çatır toprak satın alıyor. Yabancılara gayrimenkul edinme imkânı var malûm. Buna engel olunmuyor, olunamıyor. Bari, bizimkiler Rodos’tan filan arazi alacaklarına, gelsinler buraya yatırım yapsınlar. Topraklarımız yabancıya gitmesin!” demişti.

Biz, Sayın Orçan’ın çok uzun yıllar evvel yaptığı uyarıyla harekete geçince, KKTC’te hakikaten sıkıntılı durumların olduğunu görmüştük.

Bizim Taraf’ın en kıymetli, en stratejik yerleri Siyonistler tarafından satın alınıyordu.

Bu işlerin daha çok “şirketler üzerinden” yapıldığını vurgulayanlar, o günlerde “Şirketler Mukayyitliği” denilen Kurum’a gitmemizi ve oradan son birkaç yılın kayıtlarını çıkartmamızı tavsiye ediyorlardı.

O günlerde bunu yaptığımızda, Tel Aviv Merkezli birçok şirketin kurulduğunu görmüştük.

Dahası, Türkiye’de “Siyonistlere” hitap eden bazı medya organlarında “KKTC’de Yahudi Yerleşimi Hızla Yayılıyor!” yollu haberleri de fark ediyorduk, konuyla özel olarak ilgilenmemizden dolayı.

Biz bugüne kadar bu konular üzerinde çokça durduk.

Sık sık “ikaz” yazıları kaleme aldık.

Dahası, KKTC’nin manevi eğitim bakımından ne sıkıntılı durumlarda olduğunu, üzerlerine cami yapılsın diye bağışlanan arazilere her türlü pisliğin döndüğü, rezil mekânların kondurulduğunu…

Ata yadigârı mübarek eserlerimizin, mezarlıklarımızın bile içki şişeleriyle dolu olduğunu ortaya koyduk…

Üzerine üzerine gittik…

Zamanın KKTC yönetimleri bir takım olumlu adımlar  atar gibi yaptılar ama sorunlar büyüyerek devam etti.

Şimdilerde, İsrail Terör Örgütü’nün saldırganlığının “bizi de doğrudan hedef alacak boyutlara geldiği” yolundaki değerlendirmelerden dolayı, bu konudaki hassasiyet epeyce artmış gibi görünüyor.

Geçtiğimiz günlerde, KKTC Milletvekili Yasemin Öztürk’ün yaptığı açıklama hayli dikkat çekici mesela.

Kendisiyle bazı konularda çok farklı düşünebiliriz ama  bu mesele başka mesele.

Tamamen millî mesele.

“İsrail savaşı bahane ederek Güney Kıbrıs’a ciddi göç başlattı!” diyor Sayın Öztürk.

Adada Türk –Türkiye düşmanlığı oluşturma planına dikkat çekerek, ''Chabad örgütü hem kuzeyde hem güneyde mülk topluyor, hedef Orta Doğu projesinde Kıbrıs’ı ele geçirmek. Bugün Kıbrıs’ta yaşanan, sessiz bir işgaldir. Harekete geçmezsek bir gün bu adanın bizim olmadığını fark edeceğiz. Hem Güney Kıbrıs’ı hem Kuzey Kıbrıs’ın halkını aptal yerine koyuyorlar. Bizim iyi niyetimizi kullanıyorlar. İsrail’den Güney Kıbrıs’a savaşı da bahane ederek ciddi anlamda bir göç başladı" diyor.

Hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde, hem KKTC’de mülkiyet edinimi, göç akışı, uluslararası siyasi baskılar ve sosyal yapıdaki dönüşüm riski gibi konulara dikkat çeken SayınVekil, şu kaydı düşmeyi de ihmal etmiyor:

"Öncelikle şunu söylüyorum, biz, özellikle bizim parti veya ben antisemitistlik   asla yapmadık, çünkü bizim için ister Hristiyan ister Yahudi ister Müslüman olsun herkes birdir. Yeter ki diğer insanların veya diğer canlıların hayatlarına saygı duysun." 

*

Evet;

Memnuniyetle görüyoruz ki hassasiyet gittikçe artıyor.

KKTC’de, Siyonist tezgâhları bozmak için uğraşan sivil toplum örgütleri var, gazeteciler var.

Koskoca Türkiye’de ise bu konuya ilgi, maalesef olması gereken binde biri değil!..

Bizdeki medya organları ve sivil toplum kuruluşları –istisnalar müstesna- günlük politikaya ve ilişki ağlarına odaklanmış durumdalar.

Eh ne yapalım, biz de konuyu işlemeye devam ederiz.

Sizlerden istirhamım bu konu üzerine yazılanları, çizilenleri lütfen okuyunuz.

Kıbrıs Rum Tarafı ile İsrail arasındaki ilişkilerin son zamanlardaki seyrini dikkatle inceleyiniz.

“Kıbrıs’ta Siyonist İşgal”, “Kıbrıs İkinci Filistin olmasın!”  diye arama yaptığınızda birçok haber, makale çıkacaktır karşınıza.

Her adımda, ne büyük tehditlerle karşı karşıya olduğumuzu çok daha iyi görecek…

Ve belki de “çabalarıma” daha fazla destek vereceksiniz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi