Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Çok yıprandık çok!

Vatandaşın siyaset kurumuna, partilere, politikacılara güveni zaten azdı, şimdi neredeyse hiç kalmadı. Başka kurumlar da aldı bu durumdan nasiplerini, vatandaş yapayalnız hissediyor kendisini… Mesela… Üzerine titrememiz gereken “Yargımız” öylesine yıpratıldı ki… Yargı kurumuna öyle saldırılar oldu ki… Ve azınlıkta kalan bazı yargı mensupları da yargı kurumunu o kadar kötü temsil etti ki… Azınlıktaki kötü örnekler, sosyal medyada öylesine acımasızca genele teşmil edildi ki… Birçok yargı mensubunun da şikâyetçi oldukları üzere, yargı kurumu da maalesef iyice yıprandı, yıpratıldı. Taraflar yargının kararını beklemiyor, istedikleri sonucun çıkması için ellerinden ne geliyorsa yapıyor. Sosyal medya baskı unsuru olarak kullanılıyor… Yok şu tutuklansın, yok şu serbest bırakılsın. Bir kampanya başlatılıyor ki… Sonuçta yargı hangi konuda hangi kararı verirse versin yıpratılmış oluyor… Hâkimler, savcılar alenen tehdit edilebiliyor; öyle bir dönemdeyiz. Bazı avukatlar, olmadık işlerin failleri olarak öne çıkıyor ve bu durum da yargı dünyasının çok önemli bir kolu olan avukatlık mesleğini yıpratıyor. Bu durumdan da birçok avukat şikayet ediyor. Emniyet üzerinde de bir dolu tartışmalar oluyor… Birçok polis memuru, sosyal medya kampanyalarıyla mağduriyetlerini dile getirmeye çalışıyor… Bizim de zaman zaman dile getirdiğimiz sıkıntıları var polis memurlarının… Ve bu sıkıntıların giderilmesi yönünde maalesef dikkat çekici adımlar atılmıyor. Bu konular sosyal medyada tartışıldıkça da polisimiz hep şikâyet eder duruma düşmüş oluyor. Öte yandan, bazı üst düzey emniyet mensupları hakkındaki soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar gündemde, özellikle de sosyal medya gündeminde geniş yer tutuyor. Dahası, sokaklarda şiddete uğrayan, hırpalanan polis memurları görüntüleri geliyor gündeme… Polisin kendisine yönelik saldırılar karşısında silah kullanması halinde büsbütün sıkıntıya girdiği söyleniyor… Polisin yakaladığı saldırgan, ertesi gün adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığında, sosyal medya kampanyaları yürütülüyor… Sosyal medyanın kirli ortamında polis de, savcı da yıpratılıyor. Cezaların arttırılması, polisin, savcının işi değil; Meclis’in işi ama bu ortamda kime dert anlatacaksın? Meclis derseniz… Vekil sayısı altı yüze çıktı ama sokaktaki vatandaş “Bu kadar vekile ne gerek var, 300 çok bile. Bizdeki vekillerin çoğu lider vekili zaten!” diyor… Siyaset kurumu ve vekiller… * Ve bürokrasi… Bürokrasideki koltuk sahipleri o kadar sık değişiyor ki… Telefon fihristinizde sürekli olarak değişiklik yapmak zorunda kalıyorsunuz; Genel müdür, eski genel müdür… Daire başkanı, eski daire başkanı… Kızağa alınmış o kadar çok kamu görevlisi var ki… Bir araya gelseler stat doldururlar! Bunlardan bazılarını, kıyada köşede görüyoruz… Tecrübeleri çok ama kızakta bekliyorlar! Yerlerine getirilenlerin de en fazla bir iki yıl içinde kızağa çekilmeleri kaçınılmaz gibi… Böyle olunca orada bir erozyon durumu… * Medya derseniz; bizim alan…   Orası büsbütün berbat! Son olarak “kara para aklama” iddialarıyla ilgili operasyon… Aman Allah’ım ne korkunç paralar geldi gündeme… Medya öyle bir halde ki, kuruluşlarının kahir ekseriyeti sokaktaki vatandaştan kopuk! Öylesine takılıyor, ne işe yarıyorsa onca televizyon mesela! * Eğitim, okullar, öğretmenler… Onlar da çok yıprandılar… Yıpratıldılar… Biz öğretmene saygısızlık etmeyi aklımızdan geçiremezdik, şimdi öğretmen ile kavga etmeyeni adamdan saymıyorlar! * Toparlanmamız lâzım… Bir an evvel! Yoksa… Allah korusun… Manevi Vatan elden gider!        
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2025 -Pazartesi

Çok yıprandık çok!

Vatandaşın siyaset kurumuna, partilere, politikacılara güveni zaten azdı, şimdi neredeyse hiç kalmadı.

Başka kurumlar da aldı bu durumdan nasiplerini, vatandaş yapayalnız hissediyor kendisini…

Mesela…

Üzerine titrememiz gereken “Yargımız” öylesine yıpratıldı ki…

Yargı kurumuna öyle saldırılar oldu ki…

Ve azınlıkta kalan bazı yargı mensupları da yargı kurumunu o kadar kötü temsil etti ki…

Azınlıktaki kötü örnekler, sosyal medyada öylesine acımasızca genele teşmil edildi ki…

Birçok yargı mensubunun da şikâyetçi oldukları üzere, yargı kurumu da maalesef iyice yıprandı, yıpratıldı.

Taraflar yargının kararını beklemiyor, istedikleri sonucun çıkması için ellerinden ne geliyorsa yapıyor.

Sosyal medya baskı unsuru olarak kullanılıyor…

Yok şu tutuklansın, yok şu serbest bırakılsın.

Bir kampanya başlatılıyor ki…

Sonuçta yargı hangi konuda hangi kararı verirse versin yıpratılmış oluyor…

Hâkimler, savcılar alenen tehdit edilebiliyor; öyle bir dönemdeyiz.

Bazı avukatlar, olmadık işlerin failleri olarak öne çıkıyor ve bu durum da yargı dünyasının çok önemli bir kolu olan avukatlık mesleğini yıpratıyor.

Bu durumdan da birçok avukat şikayet ediyor.

Emniyet üzerinde de bir dolu tartışmalar oluyor…

Birçok polis memuru, sosyal medya kampanyalarıyla mağduriyetlerini dile getirmeye çalışıyor…

Bizim de zaman zaman dile getirdiğimiz sıkıntıları var polis memurlarının…

Ve bu sıkıntıların giderilmesi yönünde maalesef dikkat çekici adımlar atılmıyor.

Bu konular sosyal medyada tartışıldıkça da polisimiz hep şikâyet eder duruma düşmüş oluyor.

Öte yandan, bazı üst düzey emniyet mensupları hakkındaki soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar gündemde, özellikle de sosyal medya gündeminde geniş yer tutuyor.

Dahası, sokaklarda şiddete uğrayan, hırpalanan polis memurları görüntüleri geliyor gündeme…

Polisin kendisine yönelik saldırılar karşısında silah kullanması halinde büsbütün sıkıntıya girdiği söyleniyor…

Polisin yakaladığı saldırgan, ertesi gün adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığında, sosyal medya kampanyaları yürütülüyor…

Sosyal medyanın kirli ortamında polis de, savcı da yıpratılıyor.

Cezaların arttırılması, polisin, savcının işi değil; Meclis’in işi ama bu ortamda kime dert anlatacaksın?

Meclis derseniz…

Vekil sayısı altı yüze çıktı ama sokaktaki vatandaş “Bu kadar vekile ne gerek var, 300 çok bile. Bizdeki vekillerin çoğu lider vekili zaten!” diyor…

Siyaset kurumu ve vekiller…

*

Ve bürokrasi…

Bürokrasideki koltuk sahipleri o kadar sık değişiyor ki…

Telefon fihristinizde sürekli olarak değişiklik yapmak zorunda kalıyorsunuz;

Genel müdür, eski genel müdür…

Daire başkanı, eski daire başkanı…

Kızağa alınmış o kadar çok kamu görevlisi var ki…

Bir araya gelseler stat doldururlar!

Bunlardan bazılarını, kıyada köşede görüyoruz…

Tecrübeleri çok ama kızakta bekliyorlar!

Yerlerine getirilenlerin de en fazla bir iki yıl içinde kızağa çekilmeleri kaçınılmaz gibi…

Böyle olunca orada bir erozyon durumu…

*

Medya derseniz; bizim alan…

 

Orası büsbütün berbat!

Son olarak “kara para aklama” iddialarıyla ilgili operasyon…

Aman Allah’ım ne korkunç paralar geldi gündeme…

Medya öyle bir halde ki, kuruluşlarının kahir ekseriyeti sokaktaki vatandaştan kopuk!

Öylesine takılıyor, ne işe yarıyorsa onca televizyon mesela!

*

Eğitim, okullar, öğretmenler…

Onlar da çok yıprandılar…

Yıpratıldılar…

Biz öğretmene saygısızlık etmeyi aklımızdan geçiremezdik, şimdi öğretmen ile kavga etmeyeni adamdan saymıyorlar!

*

Toparlanmamız lâzım…

Bir an evvel!

Yoksa…

Allah korusun…

Manevi Vatan elden gider!

 

 

 

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi