Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Dertler derya olmuş!

Gece boyunca İsrail Terör Örgütü’nün pedofili Trump destekli Gazze’ye saldırılarına, “ateşkes”i ayaklar altına alışına, bebekleri soykırıma uğratmaya devam edişine dair gelişmeleri takip ettik. Soykırım Destekçisi Trump “Hamas uslu durmazsa İsrail perişan eder!” yollu lâflar ederek sinyalini vermişti zaten. “Anlaşma”nın alandaki ilk somut adımı “esirlerin serbest bırakılması”ydı. Köşeye sıkıştırılan Hamas, esirleri serbest bırakınca Soykırımcı Netanyahu’nun eli iç politikada rahatladı ve yeni soykırım atağına geçti. Soykırım Destekçisi Trump ve İsrail Terör Örgütü, yine yaptılar kurnazlıklarını… Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından evvel bir “Sumud” heyecanı vardı. Dünyanın her yerindeki duyarlı insanlar caddelerde, sokaklardaydı. Filistin’e “manevi” destek had safhadaydı. Anlaşma olduydu, olacaktı… İmzalandıydı, şartları neydi derken, dikkatler dağıldı, o heyecan azaldı.     Gazze bizim de gündemimizden epeyce ötelendi. Hem esirleri al, hem tepkilerin dozunu düşür, hem de soykırıma devam et, sarı hat, marı hat dinleme! ABD Başkanı, Başkan Yardımcısı da “Ateşkes devam ediyor!” yollu lâflarla dalga geçmeye devam etsin. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorlar bizlerle. Öğrenilmiş çaresizlik duygusunun pençesinde bir şeyler demeye çalışıyoruz. Kınamalar, şiddetle kınamalar, kesin bir dille kınamalar… Hepsi suratımızda patlayan tokatlar gibi! GEBZE'DE ENKAZ! Bir yandan tarihin en büyük soykırımı karşısında böyle “oturduğumuz yerden tepkilerle” yetinme halleri… Diğer yanda da içteki problemlerimiz. Dün sabah, çocuklar okullarda Cumhuriyet Bayramı kutlamak için toplanmışken… Gündem oraya yoğunlaşmışken… Gezbe’den 7 katlı binanın çöktüğü ve enkaz altında insanlarımızın kaldığı haberi geldi. Balıkesir Sındırgı depreminin etkisi İstanbul’da da hissedilmişti, o sarsıntı mı yıktı binayı? Etkisi azala azala ulaşan sarsıntı yıktıysa eğer, eyvah! Yıkılacaktı zaten, yıkılma sinyalleri veriyordu zaten durumu varsa eyvah ki eyvah! Bina belirti vermedi mi, yıkılıyorum demedi mi, tedbir alınmadı mı, böyle binalarda oturan kaç vatan evlâdı var? Balıkesir Sındırgı merkezli depremin olduğu gece İstanbul’da yaşayan akrabalarımız endişelerini dile getirmişlerdi. Yıkılma tehlikesi bulunan binalarda oturuyor, akrabalarım. Binalar bitişik nizam, deprem olduğunda birbirinin üzerine yıkılacaklar Allah korusun. Sokaklardan iki küçük araba yan yana geçemiyor… Bir büyük deprem olsa Allah korusun, nereye kaçacaksın? "BURAYA KÖPEK GETİRMEYİN!" Burası sanki Hindistan, bilmiyorum oralarda böylesi var mıdır ama buralarda var, buralarda sokaklardaki başıboş köpeklerden endişe ediyoruz. Bugüne kadar çoluk çocuk nice insanımız hayatını kaybetti, yaralandı ama mesele bir türlü çözüme kavuşturulamadı… Gönül yorgunluğumuz artıran videolar da bir bir önüme düşmekte. Eskişehir’deki Odunpazarı’nın Belediye Başkanı Kazım Kurt başıboş köpek meselesi hakkında konuşuyor: “Odunpazarı Belediyesi’nin mevcut barınağının köpek kapasitesi 200’dür. Barınakta 19 Mayıs 2025 tarihi itibarı ile 534 köpek bulunmaktadır. Büyükşehir doğal yaşam alanına da 339 köpek göndermiş olmamıza rağmen. Dolayısıyla artık bizim köpek barındırmamız mümkün değildir! Kapasitemiz dolduğuna göre kıymetli hemşehrilerimiz, bize hiçbir biçimde bu köpekleri al, barınağa götür demesin!” Buyur burdan yak! Belediyeler çaresizlikten şikayet eder, valilikler kaymakamlıklar belediyelerden çözüm bekler. Vatandaş, feryat eder. Lobiler deli paralar kazanır. Sosyal medyada başıboş köpekçilerle, sokaklarda başıboş köpek olmaz diyenler birbirlerini yer… Böyle bir ülke. Nereye baksak sinirlerimiz zıplıyor… Devletimiz bir “terörsüz Türkiye süreci” dedi… Orada da bir sürü provokasyon oldu! Meclis’te caddelerde ne çirkin görüntüler, ne tahrik edici haller! Bir de sürekli olarak “bölücü” mesajlarla karşılaşıyoruz… Federasyonmuş, ne federasyonu! Biraz daha mı bölünelim, istenen o mu? Federasyon derken… Hakemlerimizin niceleri en az beş yıldır “bahis oynuyormuş!” Ne kelle hakemler, ne maçları etkilemiş, sonuçlarını belirlemiş… İfşaat önce Futbol Federasyonu Başkanı’ndan geldi… Ardından isimler düştü önümüze… Offf… Sahadaki mücadele, taktik, koşu mesafesi, topla oynama yüzdesi, antreman filan hikaye! Ortada böylesine kirlilik varsa olması gereken en az beş senenin moda tabirle “Mutlak Butlan” hükmünde olması… Bu sene de liglerin tatil edilmesi… Mümkün mü, değil… Bu durumda, şu renk bu renk akar kanımız! * Hakime, hakeme, hekime yüzde yüz güvenmek şart. * Çok yorulduk. Dua edelim.
Ekleme Tarihi: 30 Ekim 2025 -Perşembe

Dertler derya olmuş!

Gece boyunca İsrail Terör Örgütü’nün pedofili Trump destekli Gazze’ye saldırılarına, “ateşkes”i ayaklar altına alışına, bebekleri soykırıma uğratmaya devam edişine dair gelişmeleri takip ettik.

Soykırım Destekçisi Trump “Hamas uslu durmazsa İsrail perişan eder!” yollu lâflar ederek sinyalini vermişti zaten.

“Anlaşma”nın alandaki ilk somut adımı “esirlerin serbest bırakılması”ydı.

Köşeye sıkıştırılan Hamas, esirleri serbest bırakınca Soykırımcı Netanyahu’nun eli iç politikada rahatladı ve yeni soykırım atağına geçti.

Soykırım Destekçisi Trump ve İsrail Terör Örgütü, yine yaptılar kurnazlıklarını…

Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından evvel bir “Sumud” heyecanı vardı.

Dünyanın her yerindeki duyarlı insanlar caddelerde, sokaklardaydı.

Filistin’e “manevi” destek had safhadaydı.

Anlaşma olduydu, olacaktı…

İmzalandıydı, şartları neydi derken, dikkatler dağıldı, o heyecan azaldı.

 
 

Gazze bizim de gündemimizden epeyce ötelendi.

Hem esirleri al, hem tepkilerin dozunu düşür, hem de soykırıma devam et, sarı hat, marı hat dinleme!

ABD Başkanı, Başkan Yardımcısı da “Ateşkes devam ediyor!” yollu lâflarla dalga geçmeye devam etsin.

Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorlar bizlerle.

Öğrenilmiş çaresizlik duygusunun pençesinde bir şeyler demeye çalışıyoruz.

Kınamalar, şiddetle kınamalar, kesin bir dille kınamalar…

Hepsi suratımızda patlayan tokatlar gibi!

GEBZE'DE ENKAZ!

Bir yandan tarihin en büyük soykırımı karşısında böyle “oturduğumuz yerden tepkilerle” yetinme halleri…

Diğer yanda da içteki problemlerimiz.

Dün sabah, çocuklar okullarda Cumhuriyet Bayramı kutlamak için toplanmışken…

Gündem oraya yoğunlaşmışken…

Gezbe’den 7 katlı binanın çöktüğü ve enkaz altında insanlarımızın kaldığı haberi geldi.

Balıkesir Sındırgı depreminin etkisi İstanbul’da da hissedilmişti, o sarsıntı mı yıktı binayı?

Etkisi azala azala ulaşan sarsıntı yıktıysa eğer, eyvah!

Yıkılacaktı zaten, yıkılma sinyalleri veriyordu zaten durumu varsa eyvah ki eyvah!

Bina belirti vermedi mi, yıkılıyorum demedi mi, tedbir alınmadı mı, böyle binalarda oturan kaç vatan evlâdı var?

Balıkesir Sındırgı merkezli depremin olduğu gece İstanbul’da yaşayan akrabalarımız endişelerini dile getirmişlerdi.

Yıkılma tehlikesi bulunan binalarda oturuyor, akrabalarım.

Binalar bitişik nizam, deprem olduğunda birbirinin üzerine yıkılacaklar Allah korusun.

Sokaklardan iki küçük araba yan yana geçemiyor…

Bir büyük deprem olsa Allah korusun, nereye kaçacaksın?

"BURAYA KÖPEK GETİRMEYİN!"

Burası sanki Hindistan, bilmiyorum oralarda böylesi var mıdır ama buralarda var, buralarda sokaklardaki başıboş köpeklerden endişe ediyoruz.

Bugüne kadar çoluk çocuk nice insanımız hayatını kaybetti, yaralandı ama mesele bir türlü çözüme kavuşturulamadı…

Gönül yorgunluğumuz artıran videolar da bir bir önüme düşmekte.

Eskişehir’deki Odunpazarı’nın Belediye Başkanı Kazım Kurt başıboş köpek meselesi hakkında konuşuyor:

“Odunpazarı Belediyesi’nin mevcut barınağının köpek kapasitesi 200’dür. Barınakta 19 Mayıs 2025 tarihi itibarı ile 534 köpek bulunmaktadır. Büyükşehir doğal yaşam alanına da 339 köpek göndermiş olmamıza rağmen. Dolayısıyla artık bizim köpek barındırmamız mümkün değildir! Kapasitemiz dolduğuna göre kıymetli hemşehrilerimiz, bize hiçbir biçimde bu köpekleri al, barınağa götür demesin!”

Buyur burdan yak!

Belediyeler çaresizlikten şikayet eder, valilikler kaymakamlıklar belediyelerden çözüm bekler.

Vatandaş, feryat eder.

Lobiler deli paralar kazanır.

Sosyal medyada başıboş köpekçilerle, sokaklarda başıboş köpek olmaz diyenler birbirlerini yer…

Böyle bir ülke.

Nereye baksak sinirlerimiz zıplıyor…

Devletimiz bir “terörsüz Türkiye süreci” dedi…

Orada da bir sürü provokasyon oldu!

Meclis’te caddelerde ne çirkin görüntüler, ne tahrik edici haller!

Bir de sürekli olarak “bölücü” mesajlarla karşılaşıyoruz…

Federasyonmuş, ne federasyonu!

Biraz daha mı bölünelim, istenen o mu?

Federasyon derken…

Hakemlerimizin niceleri en az beş yıldır “bahis oynuyormuş!”

Ne kelle hakemler, ne maçları etkilemiş, sonuçlarını belirlemiş…

İfşaat önce Futbol Federasyonu Başkanı’ndan geldi…

Ardından isimler düştü önümüze…

Offf…

Sahadaki mücadele, taktik, koşu mesafesi, topla oynama yüzdesi, antreman filan hikaye!

Ortada böylesine kirlilik varsa olması gereken en az beş senenin moda tabirle “Mutlak Butlan” hükmünde olması…

Bu sene de liglerin tatil edilmesi…

Mümkün mü, değil…

Bu durumda, şu renk bu renk akar kanımız!

*

Hakime, hakeme, hekime yüzde yüz güvenmek şart.

*

Çok yorulduk.

Dua edelim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi