Peki nasıl gidiyor tasarruf işleri?
Geçen gün hayli zamandır boş olan yükseklik ve genişlik bakımından muazzam bir binanın üzerinde bir “Devlet Kurumu”nun tabelasına gördüm.
Bulundukları mekân “dar” gelmiş olacak ki…
Burayı kiralamışlar.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Birçok kamu kurumu, kocaman kocaman binalarda.
Sığmıyorlar!
Yine geçen gün, oturmuş memur arkadaşların önde gelenleri ile lâflıyorduk…
“Kamu’da tasarruf” meselesinden söz açıldı.
Oradan da “kızaktaki memurlara” geldi söz.
Memur kızağa atıldı mı, pek iş yapmıyormuş.
Yani çoğu yapmıyormuş.
Yapmak istese de ne yapacak işi oluyormuş, ne da yapacak mekânı!
Yeni yönetim, eksi yönetimden kalan memurun gelmesini istemiyormuş…
İstemiyormuş zira eskiden kalanlar gelirlerse ortamın huzurunu bozabilirlermiş.
Bundan dolayı da “Gelme de ne yaparsan yap!” tavrı oluyormuş.
Kızaktaki memur, “Efendim, ne görev verirseniz yaparım.” dese de işe yaramıyormuş…
Ben de “kızaktaki” memurlardan nicelerini görmüşümdür.
Kötü insanlar değil, aldıkları parayı hak ettirmek istiyorlar ama yapacak işleri yok.
Onun için de, öyle kafalarına göre, sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerine gidiyorlar, vakit geçiriyorlar.
Kızakta değilken aldıklarının da tamamına yakınını alıyorlar!
“Kamu’da tasarruf!”
Peki ne yapsın Kamu?
Hiç!
*******
Biz bu işlere kafayı taktık ya…
Bir zamandır, “Köy muhtarlıkları haricindeki muhtarlıklar ne işe yarıyor… İşlemleri artık E-Devlet’ten yapıyoruz… Çoğu vatandaş muhtarlığa uğramamıştır bile!” diyoruz…
Bizdeki muhtar sayısı tam 55 bin.
Bunların büyük bölümüne vatandaşın işi düşmüyor.
Asgari ücret, artı sigorta…
Çarpın bakalım.
İşte size, “Kamu’da tasarruf!”
*******
Bizde “emekli vekillik” denilen bir uygulama var biliyorsunuz.
İki sene vekillik yapan “lider vekili”, prim günü dolduğunda, emeklilik yaşı geldiğinde “vekil emeklisi” oluyor.
Bugünün parasıyla 149 bin lira maaş alıyor.
Hem vekil hem de emekli vekil olanlar var, ikisi bir arada…
Karşınıza “tabandan emekli” biri için “servet” niteliğinde bir rakam çıkıyor.
Bu konu epeyce gündemine geliyor sosyal medyanın.
“Vekillik meslek mi ki vekil emekliliği olsun?” kampanyalarına destek verdiğimiz için kızan “arkadaş”larımız oluyor.
Oysa, “Milli İrade’nin Tecelligâhı” olarak tarif edilen Meclisimiz, “vekil emekliliği”ne son verse, ne moral olur sokaktaki vatandaşa!
Hele bir de 600 olan vekil sayısında bir indirime gidilse…
Yok, o kadar da ileri gitmeyelim.
Bunun hayalini kurmak bile fazla!
*******
“Kamuda tasarruf”tan devam edelim.
Bilmem, aranızda “opera” izlemeye, dinlemeye giden var mıdır?
“Şu kadar zamandır bale gösterisi izlemedim, ne olacak şu benim halim?” diyen var mıdır ya da?
Görebildiğim kadarıyla toplumun yüz binde birine hitap eden alanlar bunlar.
Bale belki biraz daha fazladır ama “opera” iyice azınlıkta kalan “çok mutlu” bir kesimin ilgi alanında.
Onların da çok büyük bir bölümünün etrafına “entel görünmek” için “katlandığı” söyleniyor bu türden etkinliklere.
Her neyse ne…
Beni ilgilendiren “Kamu’da tasarruf” boyutu ya…
Şöyle bir baktım;
2025 yılı merkezi yönetim bütçesinden tam 3 milyar 911 milyon 872 bin Türk Lirası ayrılmış, Devlet Opera ve Balesi’ne.
Yani, eski para ile yaklaşık 4 katrilyon lira!
Hesabı kuvvetli olanlar, bu para ile "reel sektörde" her yıl kaç kişiye istihdam sağlanabilir hesap edebilirler.
İstihdam deyince…
Devlet Opera ve Balesi’nin eski parayla yaklaşık 4 katrilyon lira olan bütçesinin dörtte üçünden fazlası “Personel Giderleri” kalemine gitmekte…
“Kamu’da tasarruf!”
Geçen gün bir video düştü önüme.
Meşhur Liberal Besim Tibuk konuşuyordu:
“Bu Devlet Senfoni Orkestrası… (İktidara gelirsek) Hemen akıllı birine devredeceğiz; ‘Al kardeşim, sabaha kadar çal!’ diye.. Yaylı sazlar bilmem nesi…Efendim, Devlet Opera ve Balesi… 45 yaşındaki göbekli adamlar ‘Ben baletim!’ diye maaş alıyorlar!”
“Kamu’da tasarruf” böyle bir şey işte.
Besim Tibuk’un videosu hoşuma gidince paylaştım…
Bu alanları çok iyi bilen bir arkadaşım not iletti:
“Opera sanatçıları yılda 4 maaş da ikramiye alıyorlar. 16 maaş yani!”
Hadi yaaa!
Neyse, kim ne alıyorsa alıyor, kimsenin aldığında gözümüz yok ama..
“Acaba” diyorum; birçok yerini “özelleştiren” Kamu, bu işleri de özelleştiremez mi?
Operaya, baleye çok meraklı olanlar çeviremez mi bu işleri?
O zaman opera sanatçılarının gelirleri de çok daha iyi olur…
Öyle ya özel sektör, güzel sektör!
*******
Ben bunu teklif ettim ya…
O zaman “camiler de özelleştirilsin” diyenler oldu.
Ya arkadaş, yıllar yılı “Ben Ateist’im” deyip duranların bile son nefeslerini verdikten sonra faydalandıkları mekânlardan bahsediyoruz… Yüzbinde birin ilgisini çeken “Devlet Opera ve Balesi” ile ne alâkası var?
Hem camileri vatandaş aralarında “bağış” toplayarak parasıyla yaptırıyor…
“Resmi Opera ve Bale” işleri öyle mi ya?
*******
Biz bir şey söyleyince hemen “cami”!
Bak “ayar” oldum yine!
Tamam, bu kadar yeter bugünlük…
Gidiyom ben!