Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Kıbrıs’ta 28 Şubat dalgası ve İsrail!

Yavru Vatan Kıbrıs’ta olup bitenleri görüyorsunuz… Tam mânâsıyla “lâikatak krizi” yaşanıyor Kıbrıs’ta. Biz buna “Kıbrıs’ın 28 Şubatı” diyoruz. Türkiye’de şimdilik ve kâğıt üzerinde ortadan kaldırılan “başörtüsü yasağı” KKTC’nin başındaki büyük dertlerden. Görmüşsünüzdür; oraların Anayasa Mahkemesi başörtüsüne serbesti getiren tüzüğü iptal etti diye meydanlarda toplanan kalabalıklar sevinç gösterileri yaptılar. Sevinç gözyaşları döktüler! Meydanlarda “Kıbrıs Laiktir, Laik Kalacak!” sloganları attılar. Meselenin sadece başörtüsü olmadığını, yasağı dayatanların esas olarak “neyi” hedef aldıklarını bilirsiniz. Türkiye’de çok yaşadık bunları. Burada yıllar yılı, “Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa ülke de laiklik de elden gider! Başörtülülerle başörtüsüzler birbirine girer!” dediler. Bir yandan bunu yaptılar, diğer yandan da Soykırımcı İsrail’e yakınlaştılar! *   Başörtüsü uzun yıllar yasaklı kaldıktan sonra üniversitelerde serbest bırakıldı. Sonra her yerde serbest bırakıldı. Bırakıldı da ne oldu? Hiç! Hiçbir şey olmadı, laikliğe de bir şey olmadı. Hatta ve hatta başörtülülerin bir bölümü laikliğin yılmaz savunucusu oldu. Herkes serbest piyasa ekonomisine entegre oldu. Yani… Bir şey olmaz… Olmayacak… Kıbrıs’ta da olmayacak ama birilerinin derdi başka! Dert başka dert! Başörtüsü yasağını devam ettirmek için lâikliği öne sürenler, Siyonistlerin alabildiğine serbest olmalarından, Ada’daki güçlerini, etkinliklerini gün geçtikçe arttırmalarından rahatsızlık duymazlar. Gündemlerine bile almazlar böyle konuları. * Beni takip edenler bilir… Bilmeyenler, “Google”a “Serdar Arseven, Kıbrıs, KKTC, Kıbrıs İkinci Filistin olmasın” diye yazarlarsa birçok yazımıza, konuşmamıza ulaşabilir. En az yirmi yıldır Kıbrıs’ta olup bitenlerle yakından ilgilenmeye, “bizim” medyanın ilgisini çekmeye çalışıyorum. “KKTC’de gizli İsrail İşgali!” konusu, istiklâlimiz, istikbalimiz için o kadar önemli ki… Medyamız, nasıl oluyor da bu kadar ilgisiz kalabiliyor, hayret ediyorum! Yavru Vatanımız KKTC “kurnazlıklarla” işgal edilmek isteniyor. Oralardaki kimi belediye başkanları ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, bazı bölgelerdeki toprakların yüzde 80’inin Siyonistlere satıldığını söylüyor. Bendeniz Kıbrıs’taki Şirketler Mukayyitliği’nden kayıtları çıkarttığımda, “İsrail-Tel Aviv” bağlantılı birçok şirketin bulunduğunu görmüştüm. Bunları yayımlamamızdan sonra, oralarda şirket satın alanların farklı yollara saptıklarını, izlerini belli etmemek için bu işleri “gizli ortakları” olan kimi avukatlar üzerinden görmeye başladıklarını bildirdi oradaki kaynaklarım bana. Şirketleri biraz araştırdığınızda, İngiltere, Almanya, Rusya, Ukrayna, İran vatandaşı olan “Siyonistlere” de ulaşıyorsunuz… Biz, uzun yıllar evvel, “KKTC’deki Siyonist Yerleşim” üzerinde durunca, bazı muhafazakârlar bile konuyu abarttığımızı, bir bardak suda fırtına kopartmaya çalıştığımızı öne sürüyorlardı. Bugün, bizim taaa 20 yıl evvel yaptığımız ikazların ne kadar yerinde olduğunu kabul edenlerin ve büyük tehlikeye dikkat çekenlerin sayısının arttığını Mesele öylesine hayati bir mesele ki… Gazze’deki Soykırım olanca vahşetiyle devam ediyor malûm. Siyonizm’in sadece Gazze’yi hedef almadığını, Türkiye’nin de “hedef ülke”ler arasında olduğunu… Hatta öncelikli hedeflerden birinin de Türkiye olduğunu hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Rum Tarafı’nı tamamen ele geçiren ABD destekli Siyonistlerin, -Allah korusun- KKTC’yi de “düşürmeleri” halinde neler yaşayabileceğimizi de hepimiz tahmin edebiliyoruz. Bu tehlikeye dikkat çeken az sayıdaki sivil toplum örgütü ve gazeteci, “İsrail’in işgal plânı Filistin ile sınırlı değil!” diyor. “Kıbrıs İkinci Filistin Olmasın!” başlığı altında ikazlarda bulunuyor. “Sessiz işgale dur de!” çağrısı yapıyor. * Konu, KKTC’deki “başörtüsü tartışması”ndan nerelere geldi, değil mi? Gelir tabii… Türkiye’deki 28 Şubat’ı konuşurken ve tartışırken de söz hep oralara geliyor… Siyonizm’e, Evanjelizm’e yani… Birilerindeki “Laikatak krizlerinin” hangi amaçlar için kullanıldığını hep birlikte gördük. Dostlar; KKTC’ye sahip çıkmak “Milli Görev”dir. Tehlikenin iyice kapımıza dayandığının farkında olmayan var mı?
Ekleme Tarihi: 28 Eylül 2025 -Pazar

Kıbrıs’ta 28 Şubat dalgası ve İsrail!

Yavru Vatan Kıbrıs’ta olup bitenleri görüyorsunuz…

Tam mânâsıyla “lâikatak krizi” yaşanıyor Kıbrıs’ta.

Biz buna “Kıbrıs’ın 28 Şubatı” diyoruz.

Türkiye’de şimdilik ve kâğıt üzerinde ortadan kaldırılan “başörtüsü yasağı” KKTC’nin başındaki büyük dertlerden.

Görmüşsünüzdür; oraların Anayasa Mahkemesi başörtüsüne serbesti getiren tüzüğü iptal etti diye meydanlarda toplanan kalabalıklar sevinç gösterileri yaptılar.

Sevinç gözyaşları döktüler!

Meydanlarda “Kıbrıs Laiktir, Laik Kalacak!” sloganları attılar.

Meselenin sadece başörtüsü olmadığını, yasağı dayatanların esas olarak “neyi” hedef aldıklarını bilirsiniz.

Türkiye’de çok yaşadık bunları.

Burada yıllar yılı, “Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa ülke de laiklik de elden gider! Başörtülülerle başörtüsüzler birbirine girer!” dediler.

Bir yandan bunu yaptılar, diğer yandan da Soykırımcı İsrail’e yakınlaştılar!

*

 

Başörtüsü uzun yıllar yasaklı kaldıktan sonra üniversitelerde serbest bırakıldı.

Sonra her yerde serbest bırakıldı.

Bırakıldı da ne oldu?

Hiç!

Hiçbir şey olmadı, laikliğe de bir şey olmadı.

Hatta ve hatta başörtülülerin bir bölümü laikliğin yılmaz savunucusu oldu.

Herkes serbest piyasa ekonomisine entegre oldu.

Yani…

Bir şey olmaz…

Olmayacak…

Kıbrıs’ta da olmayacak ama birilerinin derdi başka!

Dert başka dert!

Başörtüsü yasağını devam ettirmek için lâikliği öne sürenler, Siyonistlerin alabildiğine serbest olmalarından, Ada’daki güçlerini, etkinliklerini gün geçtikçe arttırmalarından rahatsızlık duymazlar.

Gündemlerine bile almazlar böyle konuları.

*

Beni takip edenler bilir…

Bilmeyenler, “Google”a “Serdar Arseven, Kıbrıs, KKTC, Kıbrıs İkinci Filistin olmasın” diye yazarlarsa birçok yazımıza, konuşmamıza ulaşabilir.

En az yirmi yıldır Kıbrıs’ta olup bitenlerle yakından ilgilenmeye, “bizim” medyanın ilgisini çekmeye çalışıyorum.

“KKTC’de gizli İsrail İşgali!” konusu, istiklâlimiz, istikbalimiz için o kadar önemli ki…

Medyamız, nasıl oluyor da bu kadar ilgisiz kalabiliyor, hayret ediyorum!

Yavru Vatanımız KKTC “kurnazlıklarla” işgal edilmek isteniyor.

Oralardaki kimi belediye başkanları ve sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, bazı bölgelerdeki toprakların yüzde 80’inin Siyonistlere satıldığını söylüyor.

Bendeniz Kıbrıs’taki Şirketler Mukayyitliği’nden kayıtları çıkarttığımda, “İsrail-Tel Aviv” bağlantılı birçok şirketin bulunduğunu görmüştüm.

Bunları yayımlamamızdan sonra, oralarda şirket satın alanların farklı yollara saptıklarını, izlerini belli etmemek için bu işleri “gizli ortakları” olan kimi avukatlar üzerinden görmeye başladıklarını bildirdi oradaki kaynaklarım bana.

Şirketleri biraz araştırdığınızda, İngiltere, Almanya, Rusya, Ukrayna, İran vatandaşı olan “Siyonistlere” de ulaşıyorsunuz…

Biz, uzun yıllar evvel, “KKTC’deki Siyonist Yerleşim” üzerinde durunca, bazı muhafazakârlar bile konuyu abarttığımızı, bir bardak suda fırtına kopartmaya çalıştığımızı öne sürüyorlardı.

Bugün, bizim taaa 20 yıl evvel yaptığımız ikazların ne kadar yerinde olduğunu kabul edenlerin ve büyük tehlikeye dikkat çekenlerin sayısının arttığını

Mesele öylesine hayati bir mesele ki…

Gazze’deki Soykırım olanca vahşetiyle devam ediyor malûm.

Siyonizm’in sadece Gazze’yi hedef almadığını, Türkiye’nin de “hedef ülke”ler arasında olduğunu…

Hatta öncelikli hedeflerden birinin de Türkiye olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kıbrıs Rum Tarafı’nı tamamen ele geçiren ABD destekli Siyonistlerin, -Allah korusun- KKTC’yi de “düşürmeleri” halinde neler yaşayabileceğimizi de hepimiz tahmin edebiliyoruz.

Bu tehlikeye dikkat çeken az sayıdaki sivil toplum örgütü ve gazeteci, “İsrail’in işgal plânı Filistin ile sınırlı değil!” diyor.

“Kıbrıs İkinci Filistin Olmasın!” başlığı altında ikazlarda bulunuyor.

“Sessiz işgale dur de!” çağrısı yapıyor.

*

Konu, KKTC’deki “başörtüsü tartışması”ndan nerelere geldi, değil mi?

Gelir tabii…

Türkiye’deki 28 Şubat’ı konuşurken ve tartışırken de söz hep oralara geliyor…

Siyonizm’e, Evanjelizm’e yani…

Birilerindeki “Laikatak krizlerinin” hangi amaçlar için kullanıldığını hep birlikte gördük.

Dostlar;

KKTC’ye sahip çıkmak “Milli Görev”dir.

Tehlikenin iyice kapımıza dayandığının farkında olmayan var mı?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi