Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Ne varsa Türkiye’de var!

Sıra Afganistan’a geldiğinde Irak halkı sessiz kaldı. Sıra Irak’a geldiğinde Libya halkı sessiz kaldı. Sıra Libya’ya geldiğinde Suriye halkı sessiz kaldı. Sıra Suriye’ye geldiğinde Lübnan halkı sessiz kaldı. Sıra Lübnan’a geldiğinde İran halkı sessiz kaldı. Bugün sıra İran’da… Ve Pakistan halkı sessiz kalıyor. ***   İranlı kaynak böyle demiş… Orada Türkiye’den bahis yok ama  bizim yöneticilerimiz, “Terörsüz Türkiye” sürecinin ilk duyurularını yaparken, İsrail Terör Örgütü’nün hedefinde olduğumuzu vurgulamıştı. Bu büyük hamlenin gerekçesi de ifade edilmişti: “İsrail’in çılgın arzu mev’ud hayali!” Hiçbir zaman sessiz kalmadık biz. Bugün İran hedef alınırken de sessiz değiliz. Ve hatta belki de tek “ses” biziz! * Siyonist sapkınlar, “50 yıl sonra Filistin’de İsrail’i kuracağız” demişler, kurmuşlar. “Filistin’e yerleşmemize engel olan  Padişah Abdülhamit Han’ı devireceğiz!” demişler, adamlarına devirttirmişler. “Filistin’de İsrail adlı devletin kurulacağının” ilâmı niteliğindeki Belfour Deklarasyonu’nun tam yüzüncü yılında Trump Delisi’ne Kudüs’ü başkent ilân ettirmişler. Hedef ülkelerde darbeler yaptırtmış, onları iyice haraca bağlamış, nesillerini faiz batağına saplamışlar. İşlerine gelmeyen yönetimleri alaşağı etmişler ya da alaşağı etmekten beter hale getirmişler. Astırmışlar, kestirmişler… Nesillerini istedikleri gibi yetiştirmiş, medyalarını istedikleri gibi şekillendirmiş; halkların beyinlerini işgal ve iğfal etmişler. İlaç diye zehirlerini zerk etmiş; hastalandırdıkça hastalandırmış; bedenlerini, ruhlarını, kalplerini köleleştirmişler… Hedef ülkeleri ve o ülkelerdeki grupları birbirleriyle çatıştırmış; her çatışmada daha da küçük parçalara yol açmışlar. Tarihin en büyük soykırım suçlarına imza atmış, başta 2 milyarlık İslâm Alemi olmak üzere, bütün insanlığa “çaresizlk, ezilmişlik” duygularını tekrar tekrar yaşatmışlar… Bugüne kadar ne istedilerse, hemen tamamını yapmışlar… Ve bundan sonra da yapabileceklerini düşündürtmüşler… Bugün de, köpekleri Koca ABD’yi, İran adlı “Kadim Devlet Geleneği”nin üzerine saldırtmakla, bütün dünyaya en güçlü mesajlarını vermiş gibi görünüyorlar. Rusya’sı, Çin’i kâğıttan kaplanlar niteliğinde… Putin, “Hem İran’ın hem de İsrail’in güvenliği” muhabbeti yapıyor, korkmuş vaziyette. Çin’den “itidal” çağrıları geliyor. İslâm İşbirliği’nin  (İİT) bol fotoğraf verilen Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan, İsrail’e bir kez daha “kınama” mesajı çıkıyor. Sayın Erdoğan, hepsinin yüzlerine bakarak “vahdet” çağrısında bulunuyor ama karşısındakilerin çoğu halklarından kopuk; efendilerine tam bağımlı. X Bu durumda… Bize düşen:  “İç cepheyi tahkim etmek.” Başka yolu yok. İslâm Âlemi’nde “vahdet”?  Ah bir olsa ama o yol kapalı. Tıkalı. Böyle olunca “İslâm Âlemi” denilen de kâğıt üzerinde kalıyor haliyle. Sayın Erdoğan, İİT’cilere hitap ederken “Yeni bir Sykes-Picot’ya izin vermeyeceğiz!” diyor… Yani, bölgemizdeki “devletlerin” daha da küçük parçalara ayrılmalarına izin vermeyeceğimizi söylüyor ama… Bu yalnızca Türkiye’nin çabalamasıyla olabilir mi? * Bizim odaklandığımız mesele…  “İçerideki bölünmeyi” engellemek. “Toprakların bölünmesi” tehdidini kast ediyor değilim bugün. “Kalplerin bölünmesi” öncelikli sıkıntı. * Bizler… Sokaklarda birbirlerine acımasızca vuran insanlar haline geldik. Okullarımızda bile şiddet kol geziyor. Birbirimizi düşman bellemiş gibiyiz; biz, yüzyıllar boyunca bütün dünyaya Osmanlı Barışı’nın muhteşem lezzetlerini tattıran güzel insanların torunları… Biz öncelikle… İçeride “vahdet”i sağlamalıyız. Mümkün olan en geniş birlikteliği sağlamalıyız. * Etrafımızda dönüp duran ve bizi de fena halde tehdit eden belâlar aklımızı başımıza getirir mi dersiniz? Biz biz olursak, Allah’ın izniyle asla bölünmez ve yenilmeyiz. Mesele… Kendimiz olabilmekte. Kendimizi kaybedersek, her şeyimizi kaybederiz Allah muhafaza!
Ekleme Tarihi: 24 June 2025 - Tuesday

Ne varsa Türkiye’de var!

Sıra Afganistan’a geldiğinde Irak halkı sessiz kaldı.

Sıra Irak’a geldiğinde Libya halkı sessiz kaldı.

Sıra Libya’ya geldiğinde Suriye halkı sessiz kaldı.

Sıra Suriye’ye geldiğinde Lübnan halkı sessiz kaldı.

Sıra Lübnan’a geldiğinde İran halkı sessiz kaldı.

Bugün sıra İran’da…

Ve Pakistan halkı sessiz kalıyor.

***

 

İranlı kaynak böyle demiş…

Orada Türkiye’den bahis yok ama  bizim yöneticilerimiz, “Terörsüz Türkiye” sürecinin ilk duyurularını yaparken, İsrail Terör Örgütü’nün hedefinde olduğumuzu vurgulamıştı.

Bu büyük hamlenin gerekçesi de ifade edilmişti:

“İsrail’in çılgın arzu mev’ud hayali!”

Hiçbir zaman sessiz kalmadık biz.

Bugün İran hedef alınırken de sessiz değiliz.

Ve hatta belki de tek “ses” biziz!

*

Siyonist sapkınlar, “50 yıl sonra Filistin’de İsrail’i kuracağız” demişler, kurmuşlar.

“Filistin’e yerleşmemize engel olan  Padişah Abdülhamit Han’ı devireceğiz!” demişler, adamlarına devirttirmişler.

“Filistin’de İsrail adlı devletin kurulacağının” ilâmı niteliğindeki Belfour Deklarasyonu’nun tam yüzüncü yılında Trump Delisi’ne Kudüs’ü başkent ilân ettirmişler.

Hedef ülkelerde darbeler yaptırtmış, onları iyice haraca bağlamış, nesillerini faiz batağına saplamışlar.

İşlerine gelmeyen yönetimleri alaşağı etmişler ya da alaşağı etmekten beter hale getirmişler.

Astırmışlar, kestirmişler…

Nesillerini istedikleri gibi yetiştirmiş, medyalarını istedikleri gibi şekillendirmiş; halkların beyinlerini işgal ve iğfal etmişler.

İlaç diye zehirlerini zerk etmiş; hastalandırdıkça hastalandırmış; bedenlerini, ruhlarını, kalplerini köleleştirmişler…

Hedef ülkeleri ve o ülkelerdeki grupları birbirleriyle çatıştırmış; her çatışmada daha da küçük parçalara yol açmışlar.

Tarihin en büyük soykırım suçlarına imza atmış, başta 2 milyarlık İslâm Alemi olmak üzere, bütün insanlığa “çaresizlk, ezilmişlik” duygularını tekrar tekrar yaşatmışlar…

Bugüne kadar ne istedilerse, hemen tamamını yapmışlar…

Ve bundan sonra da yapabileceklerini düşündürtmüşler…

Bugün de, köpekleri Koca ABD’yi, İran adlı “Kadim Devlet Geleneği”nin üzerine saldırtmakla, bütün dünyaya en güçlü mesajlarını vermiş gibi görünüyorlar.

Rusya’sı, Çin’i kâğıttan kaplanlar niteliğinde…

Putin, “Hem İran’ın hem de İsrail’in güvenliği” muhabbeti yapıyor, korkmuş vaziyette.

Çin’den “itidal” çağrıları geliyor.

İslâm İşbirliği’nin  (İİT) bol fotoğraf verilen Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan, İsrail’e bir kez daha “kınama” mesajı çıkıyor.

Sayın Erdoğan, hepsinin yüzlerine bakarak “vahdet” çağrısında bulunuyor ama karşısındakilerin çoğu halklarından kopuk; efendilerine tam bağımlı.

X

Bu durumda…

Bize düşen:

 “İç cepheyi tahkim etmek.”

Başka yolu yok.

İslâm Âlemi’nde “vahdet”?

 Ah bir olsa ama o yol kapalı.

Tıkalı.

Böyle olunca “İslâm Âlemi” denilen de kâğıt üzerinde kalıyor haliyle.

Sayın Erdoğan, İİT’cilere hitap ederken “Yeni bir Sykes-Picot’ya izin vermeyeceğiz!” diyor…

Yani, bölgemizdeki “devletlerin” daha da küçük parçalara ayrılmalarına izin vermeyeceğimizi söylüyor ama…

Bu yalnızca Türkiye’nin çabalamasıyla olabilir mi?

*

Bizim odaklandığımız mesele…

 “İçerideki bölünmeyi” engellemek.

“Toprakların bölünmesi” tehdidini kast ediyor değilim bugün.

“Kalplerin bölünmesi” öncelikli sıkıntı.

*

Bizler…

Sokaklarda birbirlerine acımasızca vuran insanlar haline geldik.

Okullarımızda bile şiddet kol geziyor.

Birbirimizi düşman bellemiş gibiyiz; biz, yüzyıllar boyunca bütün dünyaya Osmanlı Barışı’nın muhteşem lezzetlerini tattıran güzel insanların torunları…

Biz öncelikle…

İçeride “vahdet”i sağlamalıyız.

Mümkün olan en geniş birlikteliği sağlamalıyız.

*

Etrafımızda dönüp duran ve bizi de fena halde tehdit eden belâlar aklımızı başımıza getirir mi dersiniz?

Biz biz olursak, Allah’ın izniyle asla bölünmez ve yenilmeyiz.

Mesele…

Kendimiz olabilmekte.

Kendimizi kaybedersek, her şeyimizi kaybederiz Allah muhafaza!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi