Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Tarihi konuşma... En büyük meselemiz aile meselesi!

SAYIN Cumhurbaşkanı’nın Cumartesi günü “tarihi” bir konuşma yapacağı söylenmişti. İzledik. Güzel konuşmaydı, Sayın Cumhurbaşkanı her zaman olduğu gibi güçlü hitabetiyle kendisini dinletti. İşte… PKK terör örgütü silah bırakma kararını açıkladı. Terörsüz Türkiye olur İnşaAllah. Gelinen nokta elbette çok önemli, bununla birlikte ilerisi çok daha zorlu. Meseleye sadece PKK Terör Örgütü’nün bulaştığı ve bulaştırdığı milyarlarca dolarlık “uyuşturucu pazarı” açısından bakarsanız bile önümüzde ne büyük zorluklar olduğunu görürsünüz. PKK silahları gerçekten de ve tamamen bıraktı diyelim; uyuşturucu, organ, insan kara ticaretlerini de bırakacak mı? O bırakırsa, boşluğu kimler dolduracak? Bu mesele çetin bir mesele; dileriz Türkiye için en iyisi neyse o olur. Şimdiki mesele “iç cepheyi” kuvvetlendirmek. Bu nasıl olacak? Mesele sadece “PKK terörüyle mücadele” meselesi değil. Sosyal medya terörü yok mu, bizi tehdit eden? Elbette var! Anadolu Ailesi’ni hedef alan “organize, terörize saldırılar” yok mu? Bu işi alttan alta yapan önemli yerlere sızım sızım sızmış “yuva yıkıcı” tipler yok mu? Bunlar çok yerlerde itibar görmüyor mu? Bu durumu kullanarak etkinliklerini arttırmıyor mu?   Memleketin doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen evlâtları, ince operasyonlarla doğranmıyor mu? Dirseklenmiyor mu? Bakın; beka meselesi sadece PKK meselesi değil ki… Ne meseleler var, ne meseleler daha. Nüfus artış oranları çakıldıkça çakılıyor, iş her geçen gün daha kötüye gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, önceki ve şimdiki sayın aile bakanlarına kadar hemen herkes bu durumdan şikâyetçi… O kadar ki, Sayın Cumhurbaşkanı, gerçekten de tarihi olan konuşmasında “Nüfus artış oranlarımızın çakılması varoluşsal tehdittir!” diyor. Sayın Aile Bakanı da, yine gerçekten de tarihi olan konuşmasında “Böyle giderse 25 sene sonra yeterince askere alacak genç bulamayız!” diyor. Bunlar şikâyetler. Peki ya çözüm? Hemen söyleyeyim: TÜSİAD zihniyetinin empoze ettiği “kadın istihdam oranını ille de arttırmak” hedefi, sizin hedefiniz olmayacak. Ev hanımlığını mümkün olduğu kadar teşvik edeceksiniz. Ev hanımlığının sosyal güvencesi olacak, bu da devletimiz tarafından sağlanacak. İşte size kadın hakları! Başka? Gençleri evlenmekten uzaklaştıran, en azından bir bölümünü uzaklaştıran “Süresiz Nafaka” uygulamasına “Dur!” diyeceksiniz… Madem sizler de bunun haksızlık olduğunu kabul ediyor ve bu görüşünüzü defalarca ifade etmiş bulunuyorsunuz… Bunu yapacaksınız. Başka… 6284 Sayılı kanun "kırmızı çizginiz" olmayacak. Ayet hükmü değil ya, oturulur, konuşulur, anlaşılır… Hem kadını, hem erkeği, hem çocuğu; bütün olarak aileyi, toplumu, ülkeyi koruyacak yerli ve milli bir düzenleme yapılır. Bir zamanlar İstanbul Sözleşmesi “kırmızı çizgi”ydi… O iptal edildi. Onun uygulama kanunu niteliğindeki “6284’te de revizyon” yapılabilir. Niçin yapılamasın ki? Küresel desteğe sahip olan PKK Terör Örgütü’nü bitirme iradesini ortaya koyan ve bunu sağlayacak her türlü “yapıcı” müzakereye kapıları ardına kadar açmış bulunan ülkemiz, bunu mu yapamayacak yani? Sonra… Bazı televizyonlardaki yuva yıkıcı, israfı ve şiddeti özendirici programlara bir el atılabilir. Atılmalı. Türkiye’nin iktidarı bunu yapamayacak mı yani? Elbette yapabilir, yapmalı. Zira, aile meselesi Beka meselesi. Aileyi yaşat ki Devlet yaşasın! Türkiye’nin çok önemli problemlerinden biri de gelir adaletsizliği. Uçurum gittikçe büyüyor ve milyonlar bu durumdan gittikçe daha fazla rahatsız oluyor. Bizim milletimiz, ne büyük bir millet olduğunu 15 Temmuz’da, hain darbecileri karşı bir kez daha gösterdi. Meydanlarda, ölümü, sakat kalmayı göze alarak memleketine sahip çıkanların büyük bölümü dar gelirli insanlardı. Bu insanlar elbette ülkeleri için her zaman fedakârlık yaparlar. Kimse onlara, fedakârlığı, sabrı, şükrü öğretmeye kalkmasın! Onların tepkisi “maaşlarının” az olmasından çok, gelir adaletsizliğine… Nimet külfet dengesi sağlıklı bir şekilde kurulursa, rahatsızlıkların, şikâyetlerin önemli bir bölümü giderilir. Bu da toplumsal barışa katkı sağlar. Aile meselesine yine dönelim: Bildiğiniz üzere ve bütün bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu üzere, boşanmış ailelerin çocukları, suça bulaşmaya daha eğilimli oluyorlar. Sevgi, ilgi, güven ve huzur eksikliği insanın içinden çıkmıyor, ruhunu kaplıyor. Biz aile meselemizi yoluna koyarsak, birçok şeyi yoluna koymuş olacağız. Medyamız nedense bu işlere pek ilgi göstermiyor ama biz, ilgimizi eksik etmeyeceğiz. Vallahi kimi femifaşittler kızarmış, inceden inceye doğrarmış, etkimizi kırmak için ambargolar uygularmış… Umurumuzda değil. Mesele memleket meselesi ise gerisi hikâye… Vız gelir tırıs gider!
Ekleme Tarihi: 15 July 2025 - Tuesday

Tarihi konuşma... En büyük meselemiz aile meselesi!

SAYIN Cumhurbaşkanı’nın Cumartesi günü “tarihi” bir konuşma yapacağı söylenmişti.

İzledik.

Güzel konuşmaydı, Sayın Cumhurbaşkanı her zaman olduğu gibi güçlü hitabetiyle kendisini dinletti.

İşte…

PKK terör örgütü silah bırakma kararını açıkladı.

Terörsüz Türkiye olur İnşaAllah.

Gelinen nokta elbette çok önemli, bununla birlikte ilerisi çok daha zorlu.

Meseleye sadece PKK Terör Örgütü’nün bulaştığı ve bulaştırdığı milyarlarca dolarlık “uyuşturucu pazarı” açısından bakarsanız bile önümüzde ne büyük zorluklar olduğunu görürsünüz.

PKK silahları gerçekten de ve tamamen bıraktı diyelim; uyuşturucu, organ, insan kara ticaretlerini de bırakacak mı?

O bırakırsa, boşluğu kimler dolduracak?

Bu mesele çetin bir mesele; dileriz Türkiye için en iyisi neyse o olur.

Şimdiki mesele “iç cepheyi” kuvvetlendirmek.

Bu nasıl olacak?

Mesele sadece “PKK terörüyle mücadele” meselesi değil.

Sosyal medya terörü yok mu, bizi tehdit eden? Elbette var!

Anadolu Ailesi’ni hedef alan “organize, terörize saldırılar” yok mu?

Bu işi alttan alta yapan önemli yerlere sızım sızım sızmış “yuva yıkıcı” tipler yok mu?

Bunlar çok yerlerde itibar görmüyor mu?

Bu durumu kullanarak etkinliklerini arttırmıyor mu?

 

Memleketin doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen evlâtları, ince operasyonlarla doğranmıyor mu?

Dirseklenmiyor mu?

Bakın; beka meselesi sadece PKK meselesi değil ki…

Ne meseleler var, ne meseleler daha.

Nüfus artış oranları çakıldıkça çakılıyor, iş her geçen gün daha kötüye gidiyor.

Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, önceki ve şimdiki sayın aile bakanlarına kadar hemen herkes bu durumdan şikâyetçi…

O kadar ki, Sayın Cumhurbaşkanı, gerçekten de tarihi olan konuşmasında “Nüfus artış oranlarımızın çakılması varoluşsal tehdittir!” diyor.

Sayın Aile Bakanı da, yine gerçekten de tarihi olan konuşmasında “Böyle giderse 25 sene sonra yeterince askere alacak genç bulamayız!” diyor.

Bunlar şikâyetler.

Peki ya çözüm?

Hemen söyleyeyim:

TÜSİAD zihniyetinin empoze ettiği “kadın istihdam oranını ille de arttırmak” hedefi, sizin hedefiniz olmayacak.

Ev hanımlığını mümkün olduğu kadar teşvik edeceksiniz.

Ev hanımlığının sosyal güvencesi olacak, bu da devletimiz tarafından sağlanacak.

İşte size kadın hakları!

Başka? Gençleri evlenmekten uzaklaştıran, en azından bir bölümünü uzaklaştıran “Süresiz Nafaka” uygulamasına “Dur!” diyeceksiniz…

Madem sizler de bunun haksızlık olduğunu kabul ediyor ve bu görüşünüzü defalarca ifade etmiş bulunuyorsunuz…

Bunu yapacaksınız.

Başka…

6284 Sayılı kanun "kırmızı çizginiz" olmayacak.

Ayet hükmü değil ya, oturulur, konuşulur, anlaşılır…

Hem kadını, hem erkeği, hem çocuğu; bütün olarak aileyi, toplumu, ülkeyi koruyacak yerli ve milli bir düzenleme yapılır.

Bir zamanlar İstanbul Sözleşmesi “kırmızı çizgi”ydi…

O iptal edildi.

Onun uygulama kanunu niteliğindeki “6284’te de revizyon” yapılabilir.

Niçin yapılamasın ki?

Küresel desteğe sahip olan PKK Terör Örgütü’nü bitirme iradesini ortaya koyan ve bunu sağlayacak her türlü “yapıcı” müzakereye kapıları ardına kadar açmış bulunan ülkemiz, bunu mu yapamayacak yani?

Sonra…

Bazı televizyonlardaki yuva yıkıcı, israfı ve şiddeti özendirici programlara bir el atılabilir.

Atılmalı.

Türkiye’nin iktidarı bunu yapamayacak mı yani?

Elbette yapabilir, yapmalı.

Zira, aile meselesi Beka meselesi.

Aileyi yaşat ki Devlet yaşasın!

Türkiye’nin çok önemli problemlerinden biri de gelir adaletsizliği.

Uçurum gittikçe büyüyor ve milyonlar bu durumdan gittikçe daha fazla rahatsız oluyor.

Bizim milletimiz, ne büyük bir millet olduğunu 15 Temmuz’da, hain darbecileri karşı bir kez daha gösterdi.

Meydanlarda, ölümü, sakat kalmayı göze alarak memleketine sahip çıkanların büyük bölümü dar gelirli insanlardı.

Bu insanlar elbette ülkeleri için her zaman fedakârlık yaparlar.

Kimse onlara, fedakârlığı, sabrı, şükrü öğretmeye kalkmasın!

Onların tepkisi “maaşlarının” az olmasından çok, gelir adaletsizliğine…

Nimet külfet dengesi sağlıklı bir şekilde kurulursa, rahatsızlıkların, şikâyetlerin önemli bir bölümü

giderilir.

Bu da toplumsal barışa

katkı sağlar.

Aile meselesine yine dönelim:

Bildiğiniz üzere ve bütün bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu üzere, boşanmış ailelerin çocukları, suça bulaşmaya daha eğilimli oluyorlar.

Sevgi, ilgi, güven ve huzur eksikliği insanın içinden çıkmıyor, ruhunu kaplıyor.

Biz aile meselemizi yoluna koyarsak, birçok şeyi yoluna koymuş olacağız. Medyamız nedense bu işlere pek ilgi göstermiyor ama biz, ilgimizi eksik etmeyeceğiz.

Vallahi kimi femifaşittler kızarmış, inceden inceye doğrarmış, etkimizi kırmak için ambargolar uygularmış…

Umurumuzda değil.

Mesele memleket meselesi ise gerisi hikâye…

Vız gelir tırıs gider!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi