Serdar ARSEVEN
Köşe Yazarı
Serdar ARSEVEN
 

Uyuşturucu!

ÖNCELİKLE şunu ifade edeyim: Ben, itirafçı ifadelerine filan dayanarak haber yapmam, yazı yazmam. İnsanoğlunun bin türlü ihtirası var. Onun için hukuki süreçlerde sakin olmakta fayda var. Aslında her zaman sakin olmakta fayda var. Acar gazetecilik çabası, meşhur olma ihtirası, haber atlatma şehveti, göze girme gayreti insana hata yaptırır. Onun için sakin. Ben olaylara “çıkartılması gereken dersler” zaviyesinden bakarım. Uyuşturucu, kumar, zina meseleleri gündemimizde bu kadar fazla yer tutuyorsa… Şer gibi görünendeki hayra bakmak gerek. Bu konular “şöhretli takımının” isimleri bir şekilde karıştığında gündeme geliyor. Bendeniz yıllardır “MANEVİ VATAN”ın zeminin aşındıran tehditlere, tehlikelere dikkat çekmeye çalışıyorum ama ne yazık ki sesimi duyuramıyorum. Milyonlarca anne-baba, zevc-zevce bu belâlardan dolayı büyük mağduriyetler yaşıyor. Bugüne kadar çocuklarının uyuşturucu belâsından kurtulması için varını yoğunu tüketen, hayatı kararan nice aile tanıdık. Birçok mahalledeki cami görevlileri, okullardaki öğrenmenler de kendilerine gelip “dert yanan”, “çare soran” nicelerini bilirler. “İçki bütün kötülüklerin anası.” İş özentiyle sigara içmekten başlıyor, ardından hava olsun (!) diye içkiye bulaşılıyor, kötü arkadaşlar beraberinde artıyor, ardından diğer kötülükler… Sosyal medya, hatta RTÜK denetimindeki bazı televizyonlarda bu kötülüklerin reklâmı yapılıyor adeta. İçki reklâmı yasak ama dizilere öyle serpiştiriyor ve öylesine özendiriliyor ki… Açık reklâmdan bin kat etkili! *** Bendeniz uyuşturucu konusunun üzerinde çok kapsamlı çalışmalar yaptım. MİLAT’ta konuya dair bugüne kadarki en kapsamlı gazete çalışmalarından biri olan yazı dizim yayımlandı. Birçok medya organına rica minnet haber yaptırdım. Bazı medya organlarının uyuşturucu dosyalarına katkıda bulundum. Yeşilay’ın hayırlı çalışmalarını duyurmaya çalıştım. Yukarıda dediğim gibi ne yazık ki konunun gündeme yerleşmesini sağlayamadım. Şimdi, son günlerdeki yakıcı gündem maddeleri konuyu önümüze getirdi. Kamuoyunun dikkati işin magazin ve siyasi taraflarına yoğunlaşmış durumda. Kim kimin adamıdır, kimlere ne mesajlar veriliyor, evlerde neler oldu, olmadı muhabbetleri yapılırken… “Memleket nereye gidiyor” meselesinin üzerinde duran çok az kişi oluyor. Bir federasyon varmış… Adı Dünya Uyuşturucu İle Mücadele Federasyonu.     Onun Başkanı Halit Toprak’ın sosyal medyaya düşen iddiasına göre 85,7 milyonluk nüfusa sahip ülkemizde 15 milyona yakın uyuşturucu kullanan var! Ne demektir bu? Her altı kişiden biri uyuşturucu kullanıyor demektir! Rakam abartılı mı? Bence biraz abartılı ama o kadar çok çeşidi var ki uyuşturucunun ve o kadar yaygın bir problem ki… Bilemiyorum! Hepimizin bildiği gerçek, “içki, kumar, uyuşturucu, zina ve kara para” meseleleri iyice kirletiyor ortamı. Bu kadar kirlilik, herkesi kirletmeye yeter de artar! Hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. Hiç kimse kendinden ve en yakınlarından emin olamaz. Onun için… Bütün ailelerin, bütün okulların, bütün “müspet” sivil toplum örgütlerinin katılacağı bir seferberlik başlatmak lâzım. Yoksa… Malûm! ŞİDDET VE BOŞANMALAR Ve şiddet… Bunu nasıl olduysa unuttuk, geri dönmektense yazının sonuna alalım dedik. Şiddet nefretin evlâdı! Toplumda, erkekten, kadından, aileden, hatta her üçünden nefret eden birçok insan görüyoruz. Bunların sayıları gittikçe artıyor. Artmaması mümkün değil zira TÜİK verilerine göre, boşanmalar hızla artıyor. Boşanma yolundaki çiftlerin sayısı da hızla artıyor. Bu durumlar çocuklar için büyük travmalardır. Anne babasının boşanacağını öğrenen çocuk, büyük bir boşlukta hisseder kendisini. Annesine mi babasına mı düşeceğini düşünür. Yarınlarının nasıl olacağını düşünür. Annesinin, babasının boşanmadan sonra evlenip evlenmeyeceğini düşünür. Üvey annenin, üvey babanın kendisine nasıl davranacağını düşünür. Anne bir ya da baba bir yeni kardeşlerinin olup olmayacağını düşünür. Düşünür de düşünür… Boşanmadan sonra kanadı kırık dolaşır yavrucak. Etrafı acımasızdır ya da o öyle düşünür. Anneleri babaları bir arada olan çocuklar mutlu çocuklardır, tam çocuklardır. Bu büyük travma, boşanmış anne ve baba çok bilinçliyse, yetmez ailenin diğer büyükleri çok bilinçliyse, konu komşu çok şefkatliyse, okulu öğretmenleri, arkadaşları çok iyiyse nispeten küçük hasarlarla atlatılır. Aksi takdirde hasarlar büyük olur. Bazen çok çok büyük olur. Annesinin ya da babasının kötülenmesi çocukta çok tehlikeli duyguların gelişmesine sebebiyet verir. *** Bugün sokaklarda birbirlerinin kafasını gözünü patlatan, ‘Allah yarattı!’ demeyip levyelerle, sopalarla, satırlarla, baltalarla saldıran… İnsanların ailesine, annesine, bacısına, inancına hakaret eden… Öfkeden kabarmış suratlarla bakan nice tip görüyoruz… Hepsinin bebekliklerine, çocukluklarına gidebilsek… Kim bilir neler neler göreceğiz! Şimdilerde doğanların, bebeklik ya da çocukluk çağlarında olanların bundan sonraki hayatlarını, ilişkilerini, şiddete meyilli olup olmayacaklarını büyük ölçüde bugünler belirleyecek. Anne ve babalar… Dedeler ve nineler… Öğretmenler ve imamlar… Sorumluluklarımız o kadar ağır ki… Altlarında ezilmeyiz inşaAllah!
Ekleme Tarihi: 21 Aralık 2025 -Pazar

Uyuşturucu!

ÖNCELİKLE şunu ifade edeyim: Ben, itirafçı ifadelerine filan dayanarak haber yapmam, yazı yazmam.

İnsanoğlunun bin türlü ihtirası var.

Onun için hukuki süreçlerde sakin olmakta fayda var.

Aslında her zaman sakin olmakta fayda var.

Acar gazetecilik çabası, meşhur olma ihtirası, haber atlatma şehveti, göze girme gayreti insana hata yaptırır.

Onun için sakin.

Ben olaylara “çıkartılması gereken dersler” zaviyesinden bakarım.

Uyuşturucu, kumar, zina meseleleri gündemimizde bu kadar fazla yer tutuyorsa…

Şer gibi görünendeki hayra bakmak gerek.

Bu konular “şöhretli takımının” isimleri bir şekilde karıştığında gündeme geliyor.

Bendeniz yıllardır

“MANEVİ VATAN”ın zeminin aşındıran tehditlere, tehlikelere dikkat çekmeye çalışıyorum ama ne yazık ki sesimi duyuramıyorum.

Milyonlarca anne-baba, zevc-zevce bu belâlardan dolayı büyük mağduriyetler yaşıyor.

Bugüne kadar çocuklarının uyuşturucu belâsından kurtulması için varını yoğunu tüketen, hayatı kararan nice aile tanıdık.

Birçok mahalledeki cami görevlileri, okullardaki öğrenmenler de kendilerine gelip “dert yanan”, “çare soran” nicelerini bilirler.

“İçki bütün kötülüklerin anası.”

İş özentiyle sigara içmekten başlıyor, ardından hava olsun (!) diye içkiye bulaşılıyor, kötü arkadaşlar beraberinde artıyor, ardından diğer kötülükler…

Sosyal medya, hatta RTÜK denetimindeki bazı televizyonlarda bu kötülüklerin reklâmı yapılıyor adeta.

İçki reklâmı yasak ama dizilere öyle serpiştiriyor ve öylesine özendiriliyor ki…

Açık reklâmdan bin kat etkili!

***

Bendeniz uyuşturucu konusunun üzerinde çok kapsamlı çalışmalar yaptım.

MİLAT’ta konuya dair bugüne kadarki en kapsamlı gazete çalışmalarından biri olan yazı dizim yayımlandı.

Birçok medya organına rica minnet haber yaptırdım.

Bazı medya organlarının uyuşturucu dosyalarına katkıda bulundum.

Yeşilay’ın hayırlı çalışmalarını duyurmaya çalıştım.

Yukarıda dediğim gibi ne yazık ki konunun gündeme yerleşmesini sağlayamadım.

Şimdi, son günlerdeki yakıcı gündem maddeleri konuyu önümüze getirdi.

Kamuoyunun dikkati işin magazin ve siyasi taraflarına yoğunlaşmış durumda.

Kim kimin adamıdır, kimlere ne mesajlar veriliyor, evlerde neler oldu, olmadı muhabbetleri yapılırken…

“Memleket nereye gidiyor” meselesinin üzerinde duran çok az kişi oluyor.

Bir federasyon varmış…

Adı Dünya Uyuşturucu İle Mücadele Federasyonu.

 
 

Onun Başkanı Halit Toprak’ın sosyal medyaya düşen iddiasına göre 85,7 milyonluk nüfusa sahip ülkemizde 15 milyona yakın uyuşturucu kullanan var!

Ne demektir bu?

Her altı kişiden biri uyuşturucu kullanıyor demektir!

Rakam abartılı mı?

Bence biraz abartılı ama o kadar çok çeşidi var ki uyuşturucunun ve o kadar yaygın bir problem ki…

Bilemiyorum!

Hepimizin bildiği gerçek, “içki, kumar, uyuşturucu, zina ve kara para” meseleleri iyice kirletiyor ortamı.

Bu kadar kirlilik, herkesi kirletmeye yeter de artar!

Hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir.

Hiç kimse kendinden ve en yakınlarından emin olamaz.

Onun için…

Bütün ailelerin, bütün okulların, bütün “müspet” sivil toplum örgütlerinin katılacağı bir seferberlik başlatmak lâzım.

Yoksa…

Malûm!

ŞİDDET VE BOŞANMALAR

Ve şiddet…

Bunu nasıl olduysa unuttuk, geri dönmektense yazının sonuna alalım dedik.

Şiddet nefretin evlâdı!

Toplumda, erkekten, kadından, aileden, hatta her üçünden nefret eden birçok insan görüyoruz.

Bunların sayıları gittikçe artıyor.

Artmaması mümkün değil zira TÜİK verilerine göre, boşanmalar hızla artıyor.

Boşanma yolundaki çiftlerin sayısı da hızla artıyor.

Bu durumlar çocuklar için büyük travmalardır.

Anne babasının boşanacağını öğrenen çocuk, büyük bir boşlukta hisseder kendisini.

Annesine mi babasına mı düşeceğini düşünür.

Yarınlarının nasıl olacağını düşünür.

Annesinin, babasının boşanmadan sonra evlenip evlenmeyeceğini

düşünür.

Üvey annenin, üvey babanın kendisine nasıl davranacağını düşünür.

Anne bir ya da baba bir yeni kardeşlerinin olup olmayacağını düşünür.

Düşünür de düşünür…

Boşanmadan sonra kanadı kırık dolaşır yavrucak.

Etrafı acımasızdır ya da o öyle düşünür.

Anneleri babaları bir arada olan çocuklar mutlu çocuklardır, tam çocuklardır.

Bu büyük travma, boşanmış anne ve baba çok bilinçliyse, yetmez ailenin diğer büyükleri çok bilinçliyse, konu komşu çok şefkatliyse, okulu öğretmenleri, arkadaşları çok iyiyse nispeten küçük hasarlarla atlatılır. Aksi takdirde hasarlar büyük olur.

Bazen çok çok büyük olur.

Annesinin ya da babasının kötülenmesi çocukta çok tehlikeli duyguların gelişmesine sebebiyet verir.

***

Bugün sokaklarda birbirlerinin kafasını gözünü patlatan, ‘Allah

yarattı!’ demeyip levyelerle, sopalarla, satırlarla, baltalarla saldıran…

İnsanların ailesine, annesine, bacısına, inancına hakaret eden…

Öfkeden kabarmış suratlarla bakan nice tip görüyoruz…

Hepsinin bebekliklerine, çocukluklarına gidebilsek…

Kim bilir neler neler göreceğiz!

Şimdilerde doğanların, bebeklik ya da çocukluk çağlarında olanların bundan sonraki hayatlarını, ilişkilerini, şiddete meyilli olup olmayacaklarını büyük ölçüde bugünler belirleyecek.

Anne ve babalar…

Dedeler ve nineler…

Öğretmenler ve imamlar…

Sorumluluklarımız o kadar

ağır ki…

Altlarında ezilmeyiz inşaAllah!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi