Erbakan’dan ‘Demirtaş’ açıklaması: “AİHM kararına uyulması ve tahliyenin gerçekleştirilmesi uygun olacaktır”
Erbakan’dan ‘Demirtaş’ açıklaması: “AİHM kararına uyulması ve tahliyenin gerçekleştirilmesi uygun olacaktır”
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesine ilişkin olarak, “Sayın Demirtaş’ın tahliyesiyle ilgili hukuka uymamız gerektiğini ifade ediyoruz. AİHM kararına uyulması ve tahliyenin gerçekleştirilmesi uygun olacaktır.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesine ilişkin olarak, “Sayın Demirtaş’ın tahliyesiyle ilgili hukuka uymamız gerektiğini ifade ediyoruz. AİHM kararına uyulması ve tahliyenin gerçekleştirilmesi uygun olacaktır.” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin 16 Kasım Pazar günü Ankara Arena’da yapılacak 3. Olağan Büyük Kongresi öncesi televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
“100 bin katılımla bir çelikleşme ve iktidara yürüyüş kongresi gerçekleştireceğiz”
Erbakan, gündeme ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye genelinde ses getiren bir organizasyonu gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz. Birinci büyük kongremizde 45 bin katılım, ikincide 65 bin katılım olmuştu. Üçüncü büyük kongremizden inşallah 100 bin katılım ile kongremizi gerçekleştirip bir çelikleşme ve iktidara yürüyüş kongresi olarak hayata geçirmek istiyoruz. Kuramazlar, yapamazlar, başaramazlar, yüzde 1 bile oy alamazlar’ dediler ancak partimizin girmiş olduğu iki seçimde gösterdiği başarılar ortadadır. Hem üye sayısı bakımından, hem de oy oranı bakımından Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi olduk. Biz, hazine yardımı alan, iktidar gücü olan, medya gücü olan, dış güçlerin desteğini alan bir parti değiliz. İman, azim ve aşkla, 7 senemizi geride bıraktık. İnşallah yeni dönemde daha çok çalışacağız, daha çok terleyeceğiz ve önce 1 milyon üye hedefine, sonra da iktidar hedefine emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz.”
“Açlık ve yoksulluk sınırının altındaki milyonlara sosyal yardımlarla ayakta tutmaya çalışılıyor”
Erbakan, hayat pahalılığına ve yoksulluğa dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Türkiye’nin sorunları malum. Emekli maaşı, açlık sınırının neredeyse yarısı seviyesinde. Asgari ücret, yoksulluk sınırının dörtte birinden daha az. İki asgari ücret giren bir hane bile yoksulluk sınırının yarısı kadar bir gelirle yaşam mücadelesi vermek durumunda kalıyor. Bekar bir çalışanın geçinme maliyeti bile iki asgari ücret seviyesine gelmiş durumda. Bu hesaba baktığımızda, Türkiye’de halkın yüzde 45’i açlık sınırının altında, yüzde 80’i de yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Öte yandan borçlar alarm veriyor. Vatandaşın bankalara olan borçları 5,2 trilyon seviyesine geldi. AK Parti iktidara geldiğinde bu 6,6 milyar liraydı. Yani geçen 23 senede vatandaşın bankaya olan borçları 800 misli artmış. Bununla beraber esnafın ve işverenin borçları, kredileri 16,3 trilyon seviyesine geldi. AK Parti iktidara geldiğinde 88 milyar lira seviyesindeydi. Neredeyse 200 misli artmış. Bireysel kredi borçlu sayısı son bir yılda 43 milyon kişiye ulaştı. Peki bu borçlar yapılıyor fakat ödenebiliyor mu? Hayır ödenemiyor, çünkü icra dosyaları 25 milyona yaklaştı. Türkiye’de sosyal yardımlar ve sadaka ekonomisi hakim olmuş durumda. Açlık ve yoksulluk sınırının altındaki milyonlara sosyal yardımlarla ayakta tutmaya çalışılıyor.”

“Türkiye’de 2 milyon çocuk ‘ağır yoksulluk’ içinde”
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre, 4 milyon 262 bin haneye sosyal yardım yapılıyor. Bu, neredeyse 20 milyon insanın sosyal yardımlarla geçinmesi demektir. ALO 144 Sosyal Yardım Hattı’na yapılan başvurular rekor seviyeye ulaştı. Bakanlık kaynaklarına göre, hattın günlük çağrı sayısı 17 bine ulaşıyor. Milletimiz yanıyor, SOS veriyor. OECD’nin raporuna göre Türkiye’de 6 milyon çocuk yoksulluk içerisinde. TEPAV’ın yaptığı araştırmaya göre 0-17 yaş grubunda 7 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor. 2 milyon çocuğun ise ‘ağır yoksulluk’ içinde yaşadığı belirlendi. Türkiye’nin 2018’de geçtiği başkanlık sisteminin ardından aradan geçen 7 yılda ne oldu bahsetmek istiyorum. Açlık sınırı 14 kat, yoksulluk sınırı 15 kat, dolar kuru 7,5 kat, enflasyon 2,5 kat, faizler 6 kat, yardıma muhtaç hane sayısı yüzde 50, kredi ve kart borcu 5 kat, yasal takibe düşen bireysel borçlular 4 kat arttı. ‘Verin yetkiyi, görün etkiyi’ demişlerdi ancak gördüğümüz etki, kendilerinin iddia ettiği gibi bir yetki olmadı.”
“Paylaşımda adalet diyorsunuz ama Sinop Boyabat’ta bir bakır madenini 3,5 milyar liraya özelleştiriyorsunuz”
“Milli Görüş davası demek, inancımız demek. Paylaşımda adaletin, yönetimde adaletin, yargıda adaletin tesis edilmesi demek. Bizim gibi yaşayan, bizim gibi düşünen, bizimle aynı okullara gitmiş, bizim gibi eşleri başörtülü olan kimselerin iktidarda olması, bizim için yeterli değil. Paylaşımda, yönetimde ve yargıda adalet için peygamberler mücadele etti. Peygamberler, insanlar sadece namaz kılsın, oruç tutsun, başını örtsün diye gönderilmedi. Bunlarla beraber, paylaşımda adaleti tesis etmek için uğraştı. Paylaşımda adalet diyorsunuz ama Sinop Boyabat’ta bir bakır madenini 3,5 milyar liraya özelleştiriyorusunuz. Bunu yaptıktan sonra umreye giderek insanın kendisini kurtarması mümkün olmaz. Çünkü bu kul hakkıdır. Yine yargıda çifte standart olursa, yani partili olan, yandaş olan, güçlü olan kayrılırsa, bizden olmayan haksız duruma düşürülürse, bu geçmişte kavimlerin helak olmasına yol açan günahlardan bir tanesidir. Bunları kabul edebilmemiz mümkün değildir. İktidar yorgundur, iktidar sorunlara çözüm olması gerekirken sorunların kaynağı haline gelmiştir, yıpranmıştır. Bundan sonra yapacakları en hayırlı iş, bir an önce erken seçime Türkiye’yi götürmek ve iktidar değişiminin sağlanmasıdır. İktidar değişiminin de 50 senelik tarihimizde olduğu gibi milli görüş yönünde bir değişim olursa Türkiye ve millete fayda sağlayacağını ifade etmek isterim.”
‘Demirtaş’ açıklaması: “AİHM kararına uyulması ve tahliyenin gerçekleştirilmesi uygun olacaktır”
Basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erbakan, Demirtaş’ın tahliye kararına ilişkin “Sayın Demirtaş’ın tahliyesiyle ilgili hukuka uymamız gerektiğini ifade ediyoruz. AİHM kararına uyulması ve tahliyenin gerçekleştirilmesi uygun olacaktır. Tabii komisyonun İmralı’ya gitmesinin uygun olmadığını ifade etmiştik. Çok gidilmek isteniyorsa, bu konuda çok istekli olan Sayın Bahçeli’nin görüşme yapması gerektiğini ifade etmiştik” dedi.
‘Özgür Özel’ açıklaması
Erbakan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında soruşturma başlatılmasın ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“Türkiye’de işler karıştığı içi Adalet Bakanı da sanki parti lideri gibi muhalefet liderine laf yetiştirebiliyor, İçişleri Bakanı parti başkanı gibi açıklamalarda bulunabiliyor, kaymakamlar, valiler sanki partinin il başkanı gibi davranıyor. Böyle olunca, ana muhalefet lideri de başsavcıya bir şey söylemiş olabilir. Tabii kurumsallığın hakim olması son derece önemli.”
‘Kürt kardeşlerimiz eşittir PKK ve Kürt’lerin temsilcisi eşittir Abdullah Öcalan’ anlayışına karşıyız’
Erbakan, ‘Terörsüz Türkiye’ ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
“MHP lideri Bahçeli’nin iktidarın Terörsüz Türkiye adını verdiği süreçte TBMM’de kurulan komisyonun İmralı’ya gitmesine yönelik çağrısına tepki gösterirken, “Komisyonun İmralı’ya gitmesinin uygun olmadığını biz daha önce ifade ettik. İmralı Meclis’e gelemedi, öyleyse Meclis’i İmralı’ya götürelim anlayışı doğru bir yaklaşım olmadığını, eğer çok gitmek isteniyorsa bu konuda çok istekli olan Sayın Bahçeli’nin İmralı’ya gidip görüşme yapmasını daha önce ifade etmiştik. Biz de gelişmeleri takip ediyoruz. DEM Parti’nin hatası, ‘Kürt kardeşlerimiz eşittir PKK ve Kürt’lerin temsilcisi eşittir Abdullah Öcalan’ anlayışıyla hareket etmesini doğru bulmuyoruz. Eşit yurttaşlık anlayışı çerçevesinde onların hak ettiği hakların kendilerine verilmesi tabii ki gerekli. Ama bu Abdullah Öcalan’ın serbest kalması veya cinayet işlemiş, terör eylemlerinde insanların serbest bırakılması anlamına gelmez bize göre.”
“Bizim artık başka bir cumhurbaşkanı adayını desteklememiz söz konusu değil”
Erbakan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi adaylarını destekleyeceklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Biz, cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir karar açıklamıştık ve bu seçimde partimizin bir aday çıkaracağını ve kendi adayıyla seçime gideceğini, bu adayın da genel başkan olarak biz olacağımızı milletin bir isteği olarak ifade etmiştik. Dolayısıyla bizim artık başka bir cumhurbaşkanı adaynı desteklememiz söz konusu değil. Çünkü bir defa Sayın Cumhurbaşkanı lehine adaylıktan çekilmiştik. Bir kez daha bir başkasının lehine ‘adaylıktan çekileceğiz’ demek siyasi olarak doğru olmaz. Ama tabii milletvekili seçimine yönelik olarak ittifakların yapılması mümkündür. Bu da seçmen olarak birbirine daha yakın partiler arasında olması mantıklıdır. Böyle olursa bir sinerji olması mümkün olur.”
“Maalesef belediye başkanları ciddi bir siyasi şantajla karşı karşıya kalıyorlar”
Erbakan, kendisine yöneltilen soru üzerine, Yeniden Refah Partili belediyelerde istifaların olmasına ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Belediye başkanlarının istifası konusu sadece Yeniden Refah Partisi’nin konusu değil. Yeniden Refah Partisi’ndeki belediye başkanları, dünya görüşü olarak, yaşantı olarak AK Parti’ye daha yakın durumdalar. Ama bu dünya görüşü, yaşantı ve siyasi çizgi olarak AK Parti’ye çok daha uzak olan CHP’li belediye başkanlarının da AK Parti’ye geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. Burada bunun önemli bir sebebi, maalesef menfaat yoluyla veya baskı, tehdit, siyasi şantaj yoluyla belediye başkanlarının bir partiden diğerine -özellikle iktidar partisine- geçirilmesi operasyonu, bizzat Sayın Cumhurbaşkanı’nın takip ettiği, rozet taktığı, arayıp telefonla davet ettiği belediye başkanlarımız var. Bu konuya bu kadar önem veriyorlar. Çünkü iktidarın erime sürecinde olduğunu görüyorlar ve bu erimenin perdelenmesi verilebilmesi için bu çalışmayı yapıyorlar. Burada bir siyasi şantaj ve baskı oluyor. Buna da bu insanlar dayanamıyor. Bu durum CHP için de söz konusu. Beykoz, Aydın ve başka yerlerde örneği var. Maalesef bu belediye başkanları ciddi bir siyasi şantajla karşı karşıya kalıyorlar. Benzer durum anayasa değişikliği açısından milletvekillerine yapılıyor.”
‘Birleşme yok ittifak var’
Erbakan, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ya da Saadet Partisi ile Milli Görüş çatısı altında bir ittifak olup olmayacağı yönündeki soruya ise şu yanıtı verdi:
“Biz Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir karar açıklamıştık ve Yeniden Refah’ın aday çıkaracağını ve adayın da biz olacağını ifade etmiştik. Dolayısıyla bizim başka birini aday olarak desteklememiz söz konusu değil. Daha önce 14-28 Mayıs seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı lehine çekilmiştik. Bir kez daha herhangi bir isim lehine çekilmek mantıken de siyaseten de doğru bir davranış olmayacağını düşünüyorum.
Milletvekilliği seçimine yönelik olarak ittifakların yapılabilmesi mümkündür. Bu da seçmen olarak, taban olarak olması mantıklıdır. Böyle olursa bir sinerji doğması mümkündür. Şu ana kadar bir adım atılmış değil, daha sık görüşme kararı alındı ancak henüz erken”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
