Manevi Vatan’ın zemini kayıyor…
Ayakta durmakta zorlanıyoruz!
Bunlara dikkat çekmek insanlık vazifemiz, inancımızın ve vatanseverliğimizin gereği.
Aman beni televizyona çıkartmazlarsa, aman beni şu göreve getirmezlerse, aman beni şu görevden atarlarsa diye endişe ederseniz ikaz edemez, sıkıntılara dikkat çekemezsiniz.
Şükürler olsun böyle hesaplar içinde olmadım, Allah'ın izniyle de olmayacağım.
Geçtiğimiz günlerde bu kararlılığımızı ifade ettikten sonra, medyamızın pek üzerinde durmadığı bazı sıkıntı alanlarına vurgu yapmıştık.
Mesela:
Bir: Bu ülkede boşanmalar hızla artıyor mu? Artıyor, bunu TÜİK söylüyor.
İki: Bu ülkede evlilik yapma isteği gittikçe düşüyor, gençler artık evlenmek istemiyor... Bunu, Sayın Cumhurbaşkanı söylüyor.
Üç: Bu ülkede insanlar artık anne baba olmayı bile külfet görüyor, nüfus artış hızı rekor dip seviyede. Nüfusumuz hızla yaşlanıyor. Bunu bir önceki ve bugünkü aile bakanları söylüyor.
Dört: Bu ülkede, böyle giderse 25 sene sonra askere alacak genç bulamama ihtimalimiz var. Durum bu kadar vahim. Bunu bugünkü Aile Bakanı söylüyor.
Beş: Bu ülkede aileye dair kanunların yanlışlığını devletin yetkilileri söylüyor. Mesela, süresiz nafakanın çok yanlış bir uygulama olduğunu Aile Bakanı söylüyor ama adım atılmıyor. Niçin atılmıyor?
Altı: Bu ülkede, nüfusa oranla üniversite öğrencisi fazlalığı var. Öyle bir fazlalık ki bu Avrupa'da açık ara birinci sıradayız bu bakımdan. Üniversite mezunlarının büyük bir bölümü mesleksiz pozisyonda. Çoğu tek çare olarak devlete kapak atmayı görüyor. Gençlerin kahir ekseriyetinin bu durumda olması büyük bir problem değil mi? Bütün rakamlar bunu söylüyor.
Yedi: Bu ülkede çok yüksek enflasyon var, faizler çok yüksek ve fırsatçılık çok fazla. Bunları iktidara en yakın isimler de söylüyor.
Sekiz: Bu ülkede denyolar, magandalar, serseriler cirit atıyor. Sokaklarda çok büyük güvenlik sorunu var. İnsanımızın çeteleşmiş magandalar tarafından nasıl hırpalandığını hep birlikte görüyoruz. Gözü dönmüş denyolar polisimize bile saldırıyor, darp ediyor. Polise de sorsak, savcıya da sorsak, kanunların yetersizliğinden şikayet ediyor. Bu işleri çözmesi gereken Meclis ise aylarca tatile giriyor.
Dokuz: Bu ülkede büyük bir belediyeler sorunu var. Milletin kaynakları milyar milyar oralara buralara gidiyor. Maalesef iktidar belediyeleri de muhalefet belediyeleri de (istisnalar müstesna) israfta yarışıyor, konser organizasyonu yarışı dikkat çekiyor ve hiçbir belediye de hangi organizasyon için ne kadar harcandığını, bunların nasıl dağıtıldığını resmi internet sitesinde açıklamıyor. Vatandaş kaynaklarının nerelerde nasıl kullanıldığı bilgisine ulaşamıyor. Birçok belediyede torpilliler cirit atıyor.
On: Bu ülkede eğitim meselesi iyice sıkıntılı. Çocuğu 6 yaşında okula veriyorsunuz 18 yaşına kadar 12 yıl mecburi eğitim sisteminde tutuyorsunuz. Okumak isteyen ile istemeyeni 12 yıl mecburi eğitime tabi tutuyorsunuz. Okumak isteyene de, okumayıp zamanında mesleğe yönlendirilmesi gerekene de yazık ediyorsunuz. Meslek eğitim mekanizmaları çalışmıyor. Meslek liseleri, MESEM'ler (Meslek Eğitim Merkezleri) büyük ölçüde işlevsiz halde duruyor. Buralarda eğitim görenlerin yüzde 80'i hayatlarının sonraki dönemlerinde eğitimini gördükleri mesleği yapmıyor. Onca kaynak boşa gidiyor. Gençlerin onca yılı boşa gidiyor.
Onbir: Bu ülkede medya felâket! Akıl almaz kara para aklamalar gündeme geliyor. Medya organları bu yüzden kayyıma devrediliyor. Sokaktaki vatandaşın dertleri medyanın gündeminde çok az yer buluyor. Medya organları, etliye sütlüye karışmadan "garantili" yapımlarla vakit geçiriyor.
Oniki: Bu ülkede bazı televizyonlarda mukaddesatla dalga geçilen diziler yer alıyor. Bazı gündüz kuşağı programlarında edepli bir insanın ağzına bile alamayacağı konular vıcık vıcık işleniyor. Rayting için her şey yapılıyor. Yetkililer ise bu durumlara son vermek yerine, bizler gibi şikayet edip duruyor.
Onüç: Bu ülkede en hayati konuları bile çözüme kavuşturamıyoruz. Bir başıboş köpek meselesi bile ihmal edile edile ne hale geldi. Bir türlü çözülemiyor!
Ondört: Bu ülkede çok büyük bir muhalefet boşluğu var. Ana muhalefet partisi de ülke meselelerinden kopuk. Bu yüzden, iktidar da ensesinde muhalefetin nefesini hissetmiyor. Bunu hissetse, eminim ki bazı alanlarda gerekli adımları atacak. Rakibin güçlü değilse, sen de güçten düşüyorsun.
*
Evet, sıkıntılılar…
Biz bunları böyle sıralayınca, bazı kardeşlerimiz de ilavelerde bulundu.
Mesela:
Onbeş: Gençler arasında ateizm ve deizm hızla yayılıyor.
Onaltı: Büyüme üretime değil, ranta dayanıyor bir de hizmet sektörüne dayanıyor.
Onyedi: Torpil işleri, torpil arayışları hızlanarak devam ediyor.
Onsekiz: Kadın istihdamını arttıracağız derken evhanımlığını kaybediyoruz. Çocuklarımız annesiz büyüyor.
**
Dertler, sıkıntılar böyle sıralanırken…
Bazı okuyucularımız “Hiç mi iyi şeyler olmuyor?” diye soruyor.
Olmaz olur mu?
Savunma alanındaki hamleleri takdir etmemek büyük nankörlük, insafsızlık olur.
Din ve vicdan hürriyeti alanında alınan mesafelerin de kıymetini bilmek gerek…
Bunlar böyle de…
Benim dediğim şu:
Manevi Vatan’ı daha fazla ihmal edersek…
Allah korusun yapılan güzel işler de heba olur.
Hepsinin önüne günün birinde takoz konulur!