Geçenlerde bir vakfın yöneticisi “Serdar Bey, aklınızda bulunsun bize çay, kahve yapıp misafirlerimize ikram edebilecek bir bay eleman lâzım.” dedi.
Asgari ücretten biraz fazlasını vereceklermiş; sigorta, maaş artı yemek..
Listemde işe ihtiyaç duyan birkaç genç vardı.
Üniversite mezunu gençler.
Bunlardan birini aradım.
“Kardeş, ne yaptın iş bulabildin mi?” dedim.
Bulamamış.
Daha doğrusu “kariyerine uygun bir iş” bulamamış.
Kariyer deyince…
Tecrübesi yok, bitirdiği “yer” ise öyle “meslek erbabı” olmasına yardım edecek bir bölüm değil.
Aklımdan, “Üniversite bitirmiş birine çay, kahve yapıp misafirlere sunma işini bulduğumu söylesem acaba bozulur mu?” düşüncesi geçti ama Vakıf değerlendirebilen için istikbal vaat eden bir müesseseydi.
Oraya gidip gelen akademisyenler, üst düzey bürokratlar, siyasetçiler, yazarlar, çizerler vardı…
Genç, önce çaycı olarak girer…
İyi ilişkiler kurarsa, oradan kendisine yol açabilirdi.
Günün birinde vakıfta müdür bile olabilirdi ya da başka bir yere geçebilirdi.
Bunları düşünerek bulduğum işten bahsettim.
Gerçekten de biraz bozuldu.
Bana bulabildiğimin “ilkokul mezununun bile yapabileceği bir iş” olduğunu hatırlattı!
Kendisine hiçbir işi ve kimseyi küçümsememesini, bir yerlerden başlaması gerektiğini söyledim.
Evli olmadığı için burasının iyi bir başlangıç yeri olabileceğini de ekledim.
Yok, olmadı.
Ben de “dersimi” almış oldum.
Biz böyle düşünmüyorduk.
Bendeniz ailemin maddi durumu iyi olduğu halde, otellerde çalıştım, gazeteciliğe en dipten girdim.
Mesleğe yanında başladığım şefime çay götürdüm.
Şimdiki nesil başka.
Bir sokak röportajında konuşan vatandaş, iki üniversite mezunu oğlu için “Çalışmıyorlar, öküz gibi yatıyorlar. Oğlumu okulda öğrenciyken kızların koynundan aldım!” diyordu.
Eyvah eyvah!
Ne biçimsiz lâflar!
Ne ekersen onu biçersin arkadaş…
Kendinden başlayarak “önce ahlâk ve maneviyat” dedin mi?
Örnek bir baba olabilmek için üzerine düşünleri yaptın mı?
Eğitim sistemi bu çocuklara, “önce ahlâk ve maneviyat” dedi mi?
Öğretmenleri güzel örnekler olabildi mi?
Bu gençlerin kabiliyetleri, istekleri zamanında keşfedildi mi?
Zamanında mesleğe yönlendirilmeleri sağlandı mı?
*
Evlerin çoğunda hır gür var.
Çoğu evde ilim, irfan yok.
İstisnalar müstesna, ebeveynler kendilerini manevi yönden geliştirmek için çaba sarf etmiyor.
Çocuklar, tabletlerle cep telefonlarıyla, sanal oyunlarla büyüyor.
Vücutları da beyinleri de şişiyor, obezleşiyor.
Sonra okul başlıyor, 6 yaşından 19 yaşına kadar sürecek 12 yıl mecburi eğitim.
Ardından da kapıları sonuna kadar açık, beş on basit soruya doğru cevap verebilenin “kapak attığı” üniversitelerden birinin “suya tirit” bölümlerinden birini bitiriyor.
Cebinde koca üniversite diploması oluyor ama elinde bir mesleğin kırıntısı bile olmuyor.
Manevi dünyası boşlukta, mesleksiz, idealsiz bir genç ne yapacak?
Çetelerin eline düşmediyse şükredin beyefendi!
*
Böyle böyle milyonlarca gencimiz var.
Devlete kapak atabilenler kurtarıyor.
Atamayanlar, böyle dolanıyor.
Yaş geçiyor…
Evlilikler mecburen öteleniyor.
Kızlı, erkekli, bir yerlere doğru gidiyoruz işte!
“Allah sonumuzu hayretsin! “
