YOLUN SONU GELDİ GİBİ!
Geldik bir gün gideceğiz,
Yolun sonu geldi gibi.
Doğduk elbet öleceğiz,
Yolun sonu geldi gibi.
Bitmez sandık ömür bitti.
Hayaller hep bir bir yitti.
Gençlik ne de çabuk gitti.
Yolun sonu geldi gibi…
İnsan hayatı kulağına okunan ezanı ile ölümünde okunan selası arasına sıkıştırılmış kısa bir zaman dilimidir. Kimisi bu hayatın kıymetini bilir, dolu dolu anlam katarak yaşar kimisi de yaşadığından bir şey anlamadığı gibi kimseye zerre faydası olmadan göçüp gider bu dünyadan.
Herkesin hayat anlayışı farklı olabilir. Kimisi ailesi için gecesini gündüzüne katar, didinir, onlar için bir şeyler yapmaya çalışır. Bunu yaparken kendi hayatından, hayallerinden vazgeçenler de olabilir. Bunun kıymetinin bilinip bilinmemesini hiç de önemsemez.
Kimisi için de hayatın merkezinde sadece kendisi vardır ve onlar hep ‘ben’ der ve ailesi de dahil hiç kimseyi önemsemez. Onlar için her şey kendileri içindir. Kendi çıkarları ve kendi mutlulukları her şeyin önündedir.
Oysa insan sosyal bir varlıktır ve etrafından da sorumludur. İnanç değerlerimiz bunun için, “İnsanların en hayırlısı insanlara en fazla faydası olandır.” diye buyurmuştur.
Tabii ki öncelikle hısım akrabaya bakmak ve yakınların ihtiyaçlarını gidermek tavsiye edilmiş. İnsan önce yakınındakiler ile ilgilenecek fakat yukarıda zikredilen hadis-i şerifte sadece yakınlara değil herkese faydalı olmak tavsiye edilmiş.
Yine başka bir hadis-i şerifte, “Günü gününe uyan aldanmıştır.” diye buyrulmuş. Yani her insan sürekli kendini geliştirmek ve faydalı işler yapmak ile yükümlü kılınmıştır.
Mealen dünü ile bugünü aynı olan ziyandadır da denebilir. Bu hadis-i şeriften anladığımız her şeyin en iyisi için mücadele etmek ve bundan insanlara olabildiğince fayda üretmek ile yükümlüyüz.
İnsana kendi tercihlerini özgürce yapma, hayatını çizilmiş sınırlar içinde istediği gibi yaşama ve bir bakıma kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkı tanınmıştır.
İnancımıza göre insanlar yaptıkları ve yapması gerekirken yapmadıklarından hesaba çekilecektir. İnsanlar bu dünyadaki yanlış tercihlerinin ya da hatalarının bedelini bir gün mutlaka öder. Kimisi bu hesabı dünyada öder kimisi de öbür dünyada ödeyecektir.
Aynı şekilde yaptığımız bir iyiliğin ve bir garibin gönlünü almanın bu dünyada vereceği hazzın yanında öbür dünyada mükafatını da alacağımızı düşünüyoruz.
Hülasa üç günlük dünya denen mücadele alanının üçüncü gününe gelmiş birisi olarak yarınların ne getirip ne götüreceğini bilmeden sona doğru yol aldığımızın farkındayız.
Geçmişi bir film şeridi gibi gözümüzün önünde geçirince daha iyisini yapabilecekken yapamadığımız ve bunun için pişmanlık yaşadığımız çok şey var. Evet, maalesef öyle fakat insan bazı şeylerin kıymetini yaşayarak tecrübe ediyor.
İnsan her gün, her hafta, her ay ve yaşadığı her yıl gelişiyor. Bazı şeylerin kıymetini kaybedince anlıyor fakat kaybedilenin pişmanlığı ile dövünmek yerine önümüze gelen güzellikleri anlamlı kılmaya çalışmak gerekir diye düşünüyoruz.
