Bugünlerde hepimiz, futbol dünyamızdaki “bahis skandalını” konuşuyoruz. Malûm, Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, nice hakemin “bahis” oynadığını ifşa etti, nice futbolcu da mercek altında. Bahis dediğiniz “kumar”, düpedüz “kumar”. Bunun yasal (!) olanı da var, yasadışı olanı da!     Yargı organları ve görevlileri “yasalara” göre hareket etmek mecburiyetinde olduklarından, “kumar”ın yasal olmayan boyutlarıyla ilgilenebiliyorlar haliyle. Bundan dolayı da yapılan operasyonlar, “Yasa dışı bahis (kumar) oynatan şirketlere yönelik operasyonlar” oluyor. “Yasa dışı” kumar faaliyetinde bulunanlara operasyon üstüne operasyon yapılmasını memnuniyetle karşılıyoruz elbette. Bununla birlikte “yasal (!) kumar şirketleri” meselesine de “Manevi Vatan” hassasiyetimizden dolayı sık sık giriyoruz. Yasa dışı kumar işleri gençlerimizi, gençliğimizi, vatanımızı zehirliyor da… “Yasal” kumar işleri zehirlemiyor mu? Biz, “Kumar yasal ve illegal olarak ikiye ayrılmamalı. Bütün kumar faaliyetleri yasaklanmalı!” diyoruz ama bizimkisi “temenniden” öteye geçemiyor. Geçemez de… Amma velâkin, vatandaşlarımızı kumarın yasal (!) olanına ve illegal olanına karşı uyarmak, insanlık vazifemiz. Kumarın “bir cep telefonu mesafesinde’ olması çok vahim bir durum değil mi? Kumarın bazı “yasal” sitelerde, “yasal’ kumar işiyle uğraşan bazı yerlerde “şans oyunu” olarak nitelendirilebilmesi çok zararlı bir durum değil mi? Şans, olumlu çağrışımlar yapan bir kelimedir. “Şansın açık olsun.” “Bugün çok şanslıyım.” “Şansım yaver giderse..” vesaire.. Siz “kumar”a, “şans oyunu” derseniz, çok “itici” bir faaliyeti bir miktar “çekici” hale getirmiş olursunuz. Şans oyunu değil, kumar! Oyun değil, kumar! Kumar! Hani sigara paketlerinin üzerinde “kanser yapar, iktidarsızlık yapar” vesaire “uyarı” yazıları var ya… “Yasal” kumar platformlarında da böyle uyarıcı ifadeler olmalı. Mesela… “Kumar cebini boşaltır, ruhunu zincire vurur! Kendini, aileni, ülkeni düşünüyorsan kumardan uzak dur!” diye kocaman kocaman yazmak mecburi hale getirilebilir oralarda. YEŞİLAY’IN KUMAR RAPORU Sağ olsunlar, Yeşilay yetkilileri İstanbul’da düzenledikleri “faaliyet tanıtım” organizasyonlarına sık sık davet ediyorlar bendenizi. Bunlara katılamasam da, yaptıkları çalışmaları kamuoyuna duyurmayı bir vazife olarak biliyorum. Yeşilay’ın kamuoyuna açıkladığı Eylül 2025 Kumar Raporu’nda çok çarpıcı tespitler var. Türkiye Kumar Raporu, kumara başlama yaşının 15’e kadar düştüğünü gösteriyor! 15 yaş!.. Bizler, “12 yıllık mecburi eğitime son verilsin, gençlerin yaşları iyice geçmeden bir mesleğe yönelebilmelerinin yolu açılsın!” diye duralım… Gençlerin önemli bir bölümü maalesef kumara yöneliyor Rapora göre. Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç’in, “Kumar bağımlılığı özellikle gençler arasında hızla yayılıyor. Hazırladığımız bu rapor, toplumsal bir krizle karşı karşıya olduğumuzu bilimsel veriler ışığında gözler önüne seriyor!” şeklindeki cümleleri de meselenin vahametini ortaya koyuyor. “YEŞİLAY’A BAŞVURAN HER 7 KİŞİDEN 2’Sİ KUMAR BAĞIMLILIĞI NEDENİYLE GELİYOR” Türkiye Kumar Raporu’nun basın toplantısında konuşan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç’in şu cümlelerini de dikkatle okumakta fayda var: “Geçtiğimiz Ağustos ayında bağımlılıkların Türkiye ekonomisine maliyetinin 78 milyar dolar olduğunu ve bunun yarısından fazlasının kumar bağımlılığı kaynaklı olduğunu açıklamıştık. Yeşilay çatısı altında yapılan bilimsel çalışmaların bir ürünü olarak, Yeşilay Akademi Direktörlüğü tarafından hazırlanan ‘Türkiye Kumar Raporu', kumar ve sanal kumar bağımlılığında geldiğimiz noktayı gözler önüne seriyor. 15 yaş ve üzeri nüfusta, hayatında en az bir kere kumar oynama oranı maalesef yüzde 10 seviyesine ulaşmış. Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimizde kumar bağımlılığı sebebiyle başvuran danışan sayımız ise son üç yılda 15 bin 624. Mücadele ettiğimiz beş bağımlılık türü içinde en yoğun başvuru kumarda. Bize başvuran her 7 kişiden 2’si kumar sebebiyle geliyor.” “KUMAR REKLAMLARI YASAL/YASADIŞI AYRIMI YAPILMAKSIZIN YASAKLANMALI!” “KUMARA ERİŞİMİ KISITLAYAN TEDBİRLER GETİRİLMELİ” Avustralya’da yapılan bir çalışmanın kumara yönelimde TV reklamlarının yüzde 43, radyo ve fiziki reklamların yüzde 29 etkili olduğuna işaret ettiğini belirten Sayın Dinç’in şu bölümdeki çağrısını “yetkililerin” dikkatlerine arz edelim: “Bu kadar büyük bir probleme yol açan yolların da kapatılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu noktada kumar için, yasal/yasa dışı gibi bir ayrım gözetmeksizin raporda tanımlanan tüm aktivitelerin kumar olarak tanımlanmasını öneriyoruz. Kumar reklamlarının alkol ve sigarada olduğu gibi tamamen yasaklanması, kumara erişimi kısıtlayan tedbir ve teknolojik sistemlerin güçlendirilmesi de bu küresel probleme karşı güçlü bir mücadele cephesi oluşturulması hususunda büyük önem taşıyor.” * Son cümle: “Vatandaşlarınız kumarın yasal (!) olanından da yasadışı olanından da uzak dursun lütfen!