Siyasetin en hassas alanlarından biri, hiç kuşkusuz kamu atamalarıdır. Çünkü yapılan her atama yalnızca bir görevlendirme değil; aynı zamanda devlete, siyasete ve adalet duygusuna duyulan güvenin de bir göstergesidir. Son dönemde Samsun’daki sağlık atamalarıyla ilgili kamuoyuna yansıyan bazı iddialar ise bu güven duygusunu zedeleyecek niteliktedir.
AK Parti, kuruluşundan bu yana “liyakat”, “ahlak” ve “millet iradesi” kavramlarını siyasetinin merkezine koymuş bir partidir. Ancak sahada yaşanan bazı uygulamaların, bu söylemle örtüşmediği yönünde ciddi bir algı oluştuğu da inkâr edilemez bir gerçektir.
Kamuoyuna yansıyan tartışmalar; bilgi ve tecrübe yerine farklı kriterlerin öne çıktığı, etik açıdan rahatsız edici iddiaların görmezden gelindiği ve kurum kültürüyle bağdaşmayan tercihlerin yapıldığı yönündedir. Burada altı çizilmesi gereken nokta şudur: Bu değerlendirmeler bir suçlama değil, kamu vicdanında oluşan rahatsızlığın ifadesidir.
Devlet kurumlarında görev almak, bir ayrıcalık değil; ağır bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun kişisel ilişkiler, yakınlıklar ya da farklı saiklerle gölgelenmesi; sadece kurumları değil, siyasi yapıyı da yıpratır. Bugün göz ardı edilen her yanlış, yarın çok daha büyük siyasi bedeller doğurabilir.
Yetkililerin bu noktada yapması gereken; savunma refleksiyle hareket etmek değil, şeffaflıkla süreci ele almak ve toplumu rahatlatacak adımları atmaktır. Tartışmalı uygulamaların üzerinin örtülmesi değil, açık ve net şekilde değerlendirilmesi hem siyasetin hem de devletin yararınadır.
Bu satırlar bir itham ya da hedef gösterme amacı taşımamaktadır. Aksine, siyasi sorumluluk bilinciyle yapılan bir uyarıdır. Çünkü unutulmamalıdır ki; kamu vicdanını zedeleyen her uygulama, zamanla siyasi geleceği de tehdit eder.
Devlet ciddiyeti, liyakat ve ahlak; isimlerden ve kişilerden bağımsız olarak korunması gereken temel değerlerdir. Bu değerlerin zedelenmesine kim sebep olursa olsun, sonuçlarından kaçmak mümkün değildir.
Yani yazının Türkçesi mealli: Bugün yediğin hurmalar, yarın canını yakar dostum.
