Murat MARAP
Köşe Yazarı
Murat MARAP
 

DİN DÜŞMANLIĞI YOK, İSLAM DÜŞMANLIĞI VAR

İslam hoş gürü ve barış dinidir. Ancak bugün gelinen noktada bu ülkede İslam dini kötü göstermek için yapılan mücadelelerin önü ardı kesilmiyor. Özellikle batı ve Siyonist oyunları sonucu gelişen İslam düşmanlığı had safhaya çıktı. Yapılan terörize olayların ya da her kötü eylemin sonucunu İslam adına yapıldığını beyan edilmesi ise toplumun İslam dinine bakışı çok değişkenlik göstermeye başladı. Özellikle İslam'dan kopuk toplumların İslam'a öcü bakması da bundandır. Bugün bu ülkede kimse “din düşmanlığı” yapmıyor. Kimse kiliseye, havraya ya da başka inançlara ses çıkarmıyor. Hatta farklı dinlere mensup olanlara “hoşgörü” adı altında saygı gösteriliyor. Ama iş İslam’a gelince aynı hoşgörüyü görmek mümkün değil. Çünkü mesele “din” değil, doğrudan İslam düşmanlığıdır. İslam bu toprakların ruhudur. Tarihimizin, kültürümüzün, aile yapımızın ve medeniyetimizin özüdür. İslam’a saldırmak demek, aslında bu milletin köklerine, kimliğine ve değerlerine saldırmak demektir. İşte bu yüzden bazı kesimler, İslam’ın kamusal alanda görünmesini hazmedemiyor. Başörtüsünü görünce rahatsız oluyorlar. Ezanı duyunca yüzlerini ekşitiyorlar. Kur’an kurslarını görünce panikliyorlar. Ama aynı kişiler başka dinlerin ritüellerine alkış tutuyor, saygı gösteriyor. Bu açık bir çifte standarttır. Bugün “laiklik” ya da “özgürlük” kisvesi adı altında İslam’a saldıranların büyük kısmı, Batı’nın ve Siyonizm'in ürettiği İslamofobi projelerinin gönüllü taşeronluğunu yapıyor. Batı’nın korkusu çok net: İslam yeniden ayağa kalkar, adalet ve birlik ruhu canlanırsa, onların sömürü düzeni çöker. Bu yüzden içerideki işbirlikçiler eliyle İslam sürekli itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Dikkat edin; Din Değil, Özellikle İslam Hedefte. Hiç kimse Budizm’e, Hristiyanlığa ya da Yahudiliğe karşı çıkmıyor. Hatta onları savunmak “çağdaşlık” sayılıyor. Ama İslam’a sahip çıkmak “gericilik” diye yaftalanıyor. Bu ülkede din düşmanlığı yok; açık, sistematik ve aleni şekilde İslam düşmanlığı var. Asıl mesele sadece inanç değil, bir medeniyet savaşıdır. İslam düşmanlığı, bu milleti köksüz ve kimliksiz bırakmanın adıdır. Milletin evlatlarını kendi öz değerlerinden uzaklaştırıp Batı’nın kültürel ve ideolojik esaretine teslim etmektir. Eğer bu oyunu görmezsek, sadece inancımızı değil, tarihimizden miras aldığımız bütün değerlerimizi kaybederiz. Kısacası uyanmak zorundayız. Artık açık konuşmanın vaktidir: Bu ülkede din değil, İslam hedef alınmaktadır. Ve bu düşmanlık karşısında susmak, sessiz kalmak, hatta “hoşgörü” bahanesiyle geri adım atmak, yarın evlatlarımızın köksüz, kimliksiz, ruhsuz bir nesil olarak yetişmesine sebep olacaktır.
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2025 -Pazartesi

DİN DÜŞMANLIĞI YOK, İSLAM DÜŞMANLIĞI VAR

İslam hoş gürü ve barış dinidir. Ancak bugün gelinen noktada bu ülkede İslam dini kötü göstermek için yapılan mücadelelerin önü ardı kesilmiyor.

Özellikle batı ve Siyonist oyunları sonucu gelişen İslam düşmanlığı had safhaya çıktı. Yapılan terörize olayların ya da her kötü eylemin sonucunu İslam adına yapıldığını beyan edilmesi ise toplumun İslam dinine bakışı çok değişkenlik göstermeye başladı. Özellikle İslam'dan kopuk toplumların İslam'a öcü bakması da bundandır.

Bugün bu ülkede kimse “din düşmanlığı” yapmıyor. Kimse kiliseye, havraya ya da başka inançlara ses çıkarmıyor. Hatta farklı dinlere mensup olanlara “hoşgörü” adı altında saygı gösteriliyor. Ama iş İslam’a gelince aynı hoşgörüyü görmek mümkün değil. Çünkü mesele “din” değil, doğrudan İslam düşmanlığıdır.

İslam bu toprakların ruhudur. Tarihimizin, kültürümüzün, aile yapımızın ve medeniyetimizin özüdür. İslam’a saldırmak demek, aslında bu milletin köklerine, kimliğine ve değerlerine saldırmak demektir. İşte bu yüzden bazı kesimler, İslam’ın kamusal alanda görünmesini hazmedemiyor.

Başörtüsünü görünce rahatsız oluyorlar.
Ezanı duyunca yüzlerini ekşitiyorlar.
Kur’an kurslarını görünce panikliyorlar.

Ama aynı kişiler başka dinlerin ritüellerine alkış tutuyor, saygı gösteriyor. Bu açık bir çifte standarttır.

Bugün “laiklik” ya da “özgürlük” kisvesi adı altında İslam’a saldıranların büyük kısmı, Batı’nın ve Siyonizm'in ürettiği İslamofobi projelerinin gönüllü taşeronluğunu yapıyor. Batı’nın korkusu çok net: İslam yeniden ayağa kalkar, adalet ve birlik ruhu canlanırsa, onların sömürü düzeni çöker. Bu yüzden içerideki işbirlikçiler eliyle İslam sürekli itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.

Dikkat edin; Din Değil, Özellikle İslam Hedefte. Hiç kimse Budizm’e, Hristiyanlığa ya da Yahudiliğe karşı çıkmıyor. Hatta onları savunmak “çağdaşlık” sayılıyor. Ama İslam’a sahip çıkmak “gericilik” diye yaftalanıyor. Bu ülkede din düşmanlığı yok; açık, sistematik ve aleni şekilde İslam düşmanlığı var.

Asıl mesele sadece inanç değil, bir medeniyet savaşıdır. İslam düşmanlığı, bu milleti köksüz ve kimliksiz bırakmanın adıdır. Milletin evlatlarını kendi öz değerlerinden uzaklaştırıp Batı’nın kültürel ve ideolojik esaretine teslim etmektir. Eğer bu oyunu görmezsek, sadece inancımızı değil, tarihimizden miras aldığımız bütün değerlerimizi kaybederiz. Kısacası uyanmak zorundayız.

Artık açık konuşmanın vaktidir: Bu ülkede din değil, İslam hedef alınmaktadır. Ve bu düşmanlık karşısında susmak, sessiz kalmak, hatta “hoşgörü” bahanesiyle geri adım atmak, yarın evlatlarımızın köksüz, kimliksiz, ruhsuz bir nesil olarak yetişmesine sebep olacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi