Murat MARAP
Köşe Yazarı
Murat MARAP
 

PEYGAMBERİNE SADIK OLMAYAN BİR TOPLULUK, İNSANLIĞADA SADIK OLAMAZ

Ben-i İsrail yani İsrailoğulları... Tüm insanlığın sınavı aynı zamanda baş belası bir topluluk. Tarih bu kavmin nankörlüğünü, söz dinlemezliğini ve peygamberlerine karşı ihanetlerini yazar. Bugün hâlâ aynı karakterin siyasî ve toplumsal hayatta sürdüğünü görmek de mümkündür. İsrailoğulları, Hz. Musa’nın (a.s.) önderliğinde Firavun’un zulmünden kurtulmuş, deniz yarılmış, mucizeler görmüş bir kavimdir. Ancak bu mucizelere rağmen ilk fırsatta ALLAH'a ve Peygamberlerine isyan etmişlerdir. İsrailoğulları Altın buzağıya tapmış, Hz. Musa (a.s.)’a karşı gelmiş, Tevrat’ın hükümlerini tahrif etmişlerdir. Allah’ın nimetini unutan, kendi peygamberini öldürecek kadar gözünü hırs bürüyen bu anlayış, tarih boyunca defalarca tekrarlanmıştır. Bugün aynı zihniyet, Filistin’de masum insanlara zulmeden, yalanı ve ihaneti siyaset haline getiren İsrail Devleti’nin temelinde yaşamaktadır. Nisa Suresi 46. ayette; "Yahudilerden bir kısmı kelimelerin yerlerini değiştirerek tahrif ederler. Peygamber’e de dillerini eğip bükerek ve din ile alay ederek: “Duyduk ama itaat etmiyoruz”, “Dinle, dinlenmez olası” ve “râinâ: bizim çoban” derler. Eğer onlar “İşittik ve itaat ettik”, “Dinle ve bizi gözet: ünzurnâ” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı. Fakat küfürleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir; artık onlardan pek azı inanır." Ayette de görüldüğü gibi kendi peygamberlerine itaat etmeyen yahudi toplumu lanetlenmiştir. Dün olduğu gibi bugünde yahudi toplumuna asla güven olmaz, olmamalıdır da. Yine Kur’an-ı Kerim Nisâ 155. ayette İsrailoğullarının peygamberlerini öldürdüğünü açıkça bildirir: “Allah’ın ayetlerini inkâr ettikleri ve haksız yere peygamberleri öldürdükleri için onlara lanet ettik.” Bir toplum, kendi peygamberlerine bile ihanet edecek kadar kalbini karartmışsa, başka milletlere ne kadar sadık olabilir? Bu nedenle İsrailoğullarının tarihine bakan bir mümin, onların güvenilmezliğini sadece siyasette değil, ahlakta da açıkça görür. İsrailoğulları, Allah’a defalarca söz vermiş ama her seferinde sözlerini bozmuşlardır. Kur’an’da bu nankörlük defalarca hatırlatılır: “Onlardan söz almıştık, fakat verdikleri sözü yerine getirmediler.” (Mâide, 13) Bu tutum, bugün İsrail devletinin siyasetinde de aynı şekilde sürmektedir. Barış görüşmeleri, ateşkesler, diplomatik anlaşmalar... Hepsinde aynı sonuç: İsrail söz verir ama tutmaz. Çünkü bu, tarihî bir alışkanlıktır; kökü inançsızlığa, ahde vefasızlığa dayanır. İsrailoğulları, Allah’ın indirdiği Tevrat’ı bile kendi çıkarlarına göre değiştirmiştir. Gerçeği gizleyip yalanı din haline getirmişlerdir. Maide 13'de; “Sözlerini bozdukları için onları lânetledik, kalplerini katılaştırdık” der. Bugün aynı anlayış, medya yalanlarıyla, uluslararası sahte propagandalarla, Filistin gerçeğini örtmeye çalışan bir biçimde devam etmektedir. Hakikati tahrif eden bir toplum, barışın da, güvenin de, insanlığın da düşmanıdır. İsrail Devleti, kuruluşundan bu yana yalan üzerine inşa edilmiştir. “Barış istiyoruz” derken işgal eder, “güvenlik” bahanesiyle beşikteki bebekten en yaşlısına kadar kadın erkek, çoluk çocuk masum bütün insanları bombalamaktan geri durmazlar. Bu davranışların kökü binlerce yıl öncesine, peygamberine ihanet eden İsrailoğullarının karakterine dayanır. Onlar için kutsal olan şey çıkarlarıdır; adalet değil, üstünlüktür. İsrailoğullarının tarihine bakıldığında, güvenin değil, ihanetin izleri görülür. Peygamberine ihanet eden bir kavimden, bugün mazlumlara merhamet beklemek boşunadır. Çünkü bu zihniyetin özü değişmemiştir: Kendinden olmayanı düşman görmek, yalanla hakikati karıştırmak, zulmü meşru göstermek… İsrailoğullarına güven olmaz. Çünkü onlar, Allah’a verdikleri sözü unutan, peygamberlerine ihanet eden, hakikati menfaat için satan bir kavmin bugünkü mirasçılarıdır. Bugün Filistin topraklarını işgal eden, İsrail yahudi terörü tüm insanlığın baş belasıdır. Hamas ile yapılan ateşkes anlaşmaları üzerine İsrail terörü bugün hala Filistin halkına zulüm ediyor. Asla unutulmasın ki; Peygamberine sadık olmayan bir topluluk, insanlığa da sadık olamaz.  
Ekleme Tarihi: 11 Kasım 2025 -Salı

PEYGAMBERİNE SADIK OLMAYAN BİR TOPLULUK, İNSANLIĞADA SADIK OLAMAZ

Ben-i İsrail yani İsrailoğulları... Tüm insanlığın sınavı aynı zamanda baş belası bir topluluk.


Tarih bu kavmin nankörlüğünü, söz dinlemezliğini ve peygamberlerine karşı ihanetlerini yazar. Bugün hâlâ aynı karakterin siyasî ve toplumsal hayatta sürdüğünü görmek de mümkündür.

İsrailoğulları, Hz. Musa’nın (a.s.) önderliğinde Firavun’un zulmünden kurtulmuş, deniz yarılmış, mucizeler görmüş bir kavimdir. Ancak bu mucizelere rağmen ilk fırsatta ALLAH'a ve Peygamberlerine isyan etmişlerdir.

İsrailoğulları Altın buzağıya tapmış, Hz. Musa (a.s.)’a karşı gelmiş, Tevrat’ın hükümlerini tahrif etmişlerdir. Allah’ın nimetini unutan, kendi peygamberini öldürecek kadar gözünü hırs bürüyen bu anlayış, tarih boyunca defalarca tekrarlanmıştır.

Bugün aynı zihniyet, Filistin’de masum insanlara zulmeden, yalanı ve ihaneti siyaset haline getiren İsrail Devleti’nin temelinde yaşamaktadır.

Nisa Suresi 46. ayette; "Yahudilerden bir kısmı kelimelerin yerlerini değiştirerek tahrif ederler. Peygamber’e de dillerini eğip bükerek ve din ile alay ederek: “Duyduk ama itaat etmiyoruz”, “Dinle, dinlenmez olası” ve “râinâ: bizim çoban” derler. Eğer onlar “İşittik ve itaat ettik”, “Dinle ve bizi gözet: ünzurnâ” deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olacaktı. Fakat küfürleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir; artık onlardan pek azı inanır." Ayette de görüldüğü gibi kendi peygamberlerine itaat etmeyen yahudi toplumu lanetlenmiştir. Dün olduğu gibi bugünde yahudi toplumuna asla güven olmaz, olmamalıdır da.

Yine Kur’an-ı Kerim Nisâ 155. ayette İsrailoğullarının peygamberlerini öldürdüğünü açıkça bildirir:
“Allah’ın ayetlerini inkâr ettikleri ve haksız yere peygamberleri öldürdükleri için onlara lanet ettik.”

Bir toplum, kendi peygamberlerine bile ihanet edecek kadar kalbini karartmışsa, başka milletlere ne kadar sadık olabilir?

Bu nedenle İsrailoğullarının tarihine bakan bir mümin, onların güvenilmezliğini sadece siyasette değil, ahlakta da açıkça görür.

İsrailoğulları, Allah’a defalarca söz vermiş ama her seferinde sözlerini bozmuşlardır. Kur’an’da bu nankörlük defalarca hatırlatılır:
“Onlardan söz almıştık, fakat verdikleri sözü yerine getirmediler.” (Mâide, 13)

Bu tutum, bugün İsrail devletinin siyasetinde de aynı şekilde sürmektedir.

Barış görüşmeleri, ateşkesler, diplomatik anlaşmalar... Hepsinde aynı sonuç: İsrail söz verir ama tutmaz. Çünkü bu, tarihî bir alışkanlıktır; kökü inançsızlığa, ahde vefasızlığa dayanır.

İsrailoğulları, Allah’ın indirdiği Tevrat’ı bile kendi çıkarlarına göre değiştirmiştir. Gerçeği gizleyip yalanı din haline getirmişlerdir.
Maide 13'de; “Sözlerini bozdukları için onları lânetledik, kalplerini katılaştırdık” der.

Bugün aynı anlayış, medya yalanlarıyla, uluslararası sahte propagandalarla, Filistin gerçeğini örtmeye çalışan bir biçimde devam etmektedir.

Hakikati tahrif eden bir toplum, barışın da, güvenin de, insanlığın da düşmanıdır.

İsrail Devleti, kuruluşundan bu yana yalan üzerine inşa edilmiştir. “Barış istiyoruz” derken işgal eder, “güvenlik” bahanesiyle beşikteki bebekten en yaşlısına kadar kadın erkek, çoluk çocuk masum bütün insanları bombalamaktan geri durmazlar.

Bu davranışların kökü binlerce yıl öncesine, peygamberine ihanet eden İsrailoğullarının karakterine dayanır. Onlar için kutsal olan şey çıkarlarıdır; adalet değil, üstünlüktür.

İsrailoğullarının tarihine bakıldığında, güvenin değil, ihanetin izleri görülür.

Peygamberine ihanet eden bir kavimden, bugün mazlumlara merhamet beklemek boşunadır. Çünkü bu zihniyetin özü değişmemiştir:

Kendinden olmayanı düşman görmek, yalanla hakikati karıştırmak, zulmü meşru göstermek…

İsrailoğullarına güven olmaz. Çünkü onlar, Allah’a verdikleri sözü unutan, peygamberlerine ihanet eden, hakikati menfaat için satan bir kavmin bugünkü mirasçılarıdır.

Bugün Filistin topraklarını işgal eden, İsrail yahudi terörü tüm insanlığın baş belasıdır. Hamas ile yapılan ateşkes anlaşmaları üzerine İsrail terörü bugün hala Filistin halkına zulüm ediyor.

Asla unutulmasın ki;
Peygamberine sadık olmayan bir topluluk, insanlığa da sadık olamaz.
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi