Yaklaşık bir buçuk ay önce Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Mersin’de katıldığı bir toplantıda, “Marmara bölgesindeki sanayi yoğunluğunu azaltarak Samsun ve Mersin gibi potansiyeli yüksek illerimize yeni organize sanayi bölgeleri kazandıracağız. Yeni OSB yatırımlarıyla Samsun ve Mersin aksı güçlendirilecek. Bu hem bölgesel kalkınmayı destekleyecek hem de sanayi yatırımlarında Anadolu’nun önünü açacak” demişti.
Bu sözleri Samsun’da, Samsunlu bir siyasetçi söylese her zamanki gibi oyalama taktiği diye düşünülebilirdi fakat bu sözler Mersin’de söylemiş. Demek ki durum oyalama değil gerçek. Zaten Samsun ve özellikle Havza’ya yapılan OSB bu işi ne kadar ciddiye aldıklarının bir göstergesi.
Samsun Mersin arası demir yolu konuşuluyordu. Karadeniz’in Akdeniz’e demir yolu ile bağlanması iki şehir ve ülke ekonomisine çok ciddi katkı verecektir. Ben bu yazıyı yazdım fakat yoğun gündemden yayımlayamamıştım ki, Cumhurbaşkanımız bu konuya değinip, “Samsun, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan önemli bir koridorun parçası haline gelip lojistik bir merkez olacak.” diye açıklama yaptı.
Ankara Samsun hızlı tren hattının ilk kısmının ihalesi Aralık’ta yapılmıştı. Bu da Samsun açısından çok önemli bir kazanım olacak. Hele de Ankara Samsun ve Samsun Sarp demir yolu bitirilince Samsun çok büyük avantaj sağlayacak.
2008 yılında ASKON Samsun şubesinin kuruluşunu duyurmak için kent otelde basın mensuplarına bir kahvaltı programı düzenlemiştik. Kurucu başkan sıfatıyla ilginç sorulara muhatap olmuştum. Fakat bir soru çok ilginçti ve sorunun muhatabı devlet başkanı olmalıydı.
Gazeteci, “İstihdam sorunu ile ilgili ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Aslında böyle bir soru beklemiyordum. Aklın yolu birdi ve o da belliydi, “İstihdam yerinde çözülecek. Herkes yaşadığı yerde istihdam edilecek, dolayısı ile İstanbul’a göçün önüne de geçilmiş olacak.” demiştim sanki bir devlet başkanı gibi.
Evet, aklın yolu bir, sanayinin Marmara bölgesine yığılmasının ülkemiz açısından birçok dezavantajı var. Yatırımcı için cazip olsa bile dengeler açısından sanayinin bir bölgeye toplanması içinde çok büyük riskler barındırıyor. Özellikle deprem riski olan Marmara bölgesi için geçerli bu sözümüz.
Gururumuz KAAN yüzümüzü güldürdü. Endonezya 48 adet beşinci nesil KAAN savaş uçağı satın alacak. 10 milyar dolarlık bu anlaşma tarihimizin en büyük savunma sanayi ihracatı olacak.
Savunma sanayinde atılan adımlar ve yatırımlar gücümüze güç katıyor. Biz, ülkemizin gücünü bu şekilde göstermesinden gurur duyuyoruz fakat bazıları rahatsızlık duyup yapılan her faydalı işi küçümsediği gibi bunu da küçümsüyor.
Bu yatırımlardan göğsü kabarmayan, bu yatırımlar ile gurur duymayan bu ülkenin, bu toprağın insanı olamaz. Savunma ve uçak sanayinde güçsüz olsak, bunun bedelini bir gün çok ağır ödeyebilirdik. Şimdi kendimizi daha güçlü hissediyoruz.
Sanayimiz ve özellikle savunma sanayimiz her geçen gün gelişiyor fakat bu yetmez, cari açığı cari fazlaya çevirmemiz gerekiyor. Aksi taktirde hep birilerinden medet uman bir ülke olarak kalırız.